Ceket ve Felsefesi

 Ceket, erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu bir üst giysisidir. Türkçeye Fransızca “jaquette” kelimesinden geçmiştir.

 Evet, bu hafta ceketten bahsedeceğiz. Üstelik ceket felsefesi yapacağız. “Ceketin felsefesi mi olur? Ne alaka?” diyenler, ellerini kaldırsın. Tamam, indirebilirsiniz. Devam ediyoruz.

 11.01.2015 yılında, o zamanki adıyla Twitter’da (şimdiki adıyla X’te) bir paylaşım yapmıştım. Paylaşımımda aynen şöyle yazıyordu:

 “Ceket açısından, terzi tarafından mı yoksa terzinin müşterisi tarafından mı giyildiği önemsizdir.”

 Evet, paylaşımım tam olarak böyleydi. Ne söz ama! İş yerinde bir abimizle sohbet ederken bu cümleyi bana söylemişti. Ben de not alıp sonradan izin alarak paylaştım.

 Bu söz üzerine biraz düşündüm ve felsefede biraz araştırınca varoluşçuluk felsefesindeki “Varoluş, özden önce gelir.” ilkesine bir gönderme yapabileceğini fark ettim. Çünkü bir nesnenin amacı veya değeri, önceden belirlenmiş bir öz tarafından değil, varoluşuyla ve insanlarla kurduğu etkileşimle şekillenir. Kafa uçtu, değil mi? Benim de öyle oldu. Evet, toparlanalım lütfen.

 Ceket, tarih boyunca hem korunma hem de ifade aracı olarak kullanılmıştır. Toplumsal kültür, sosyal statü gibi kavramlarla ilişkilendirilir. Ceket, sadece bir giysi parçası değil; aynı zamanda bir sembol ve kimlik ifadesidir.

 Düşünün, toplantılarda ya da iş başvurularında hemen “Hangi ceketi giysem?” diye düşünürüz. Ceket, ortama ciddiyet ve şıklık katar; açılmayan kapıları açar. Ancak biraz da kimin giydiği önemlidir. Yine de sadece ceket açısından bakarsak bu durum önemsizdir. Terzi mi giymiş terzinin çırağı mı, yoksa müşterisi mi? Bunun bir önemi yoktur.

 Bir iş insanı için ceket, prestijin ve başarının bir göstergesi olabilirken bir sanatçı için özgürlüğün ve yaratıcılığın bir ifadesi olabilir. Bu durum, bize nesnelerin anlamının aslında nesnenin kendisinden çok, o nesneyle kurduğumuz ilişkiye bağlı olduğunu gösterir.

 Bu ceket meselesini işlemeye karar verdiğimde aklıma Gibi dizisi geldi. Bu arada, fanatik bir Gibi hayranıyım, bunu belirtmeden geçemeyeceğim. Hemen eski bölümlerden “Vatkalı Ceket” bölümünü bir kez daha izledim. Efsane bir bölüm, mutlaka tavsiye ederim. (1. sezon, 2. bölüm).

 Peki siz ne düşünüyorsunuz? Ceket konusunda yorumlarınızı yazabilirsiniz.

 Bir kahve için, kendinize gelin ve unutmayın:
 YAZMAK, HÜKÜM VERMEKTİR

Yorum bırakın