Deneme

Obur Dünya -12-

                                          -Lütfen bu yazıyı aç karnına okumayınız, yemeklerden sonra bünyenize alınız.- Sardinya (Bölüm 1)  Akdeniz’de Sicilya’dan sonra en büyük ve Tiren Denizi’nin tam ortasında, sanki bir kedi gözü gibi dikine duran, kendilerini İtalyan değil, Sardinyalı …

Obur Dünya -12- Devamı »

Ebeveyn-Çocuk İlişkisinde Sevginin Önemi

Sevgi, insanlık tarihinde ezelden beri var olan altı temel (sevgi, öfke, korku, tiksinti, şaşkınlık, üzüntü) duygudan biridir. Hemen hemen tüm psikologlar, bu duyguların insanın yaratılışında var olduğunu, aslında hepsi aynı kapıya çıkacak şekilde ama kendi kuramları çerçevesinde açıklar. Dolayısıyla sevgi de insanın yaratılışında vardır. Bazı kuramcıların sevgi tanımlarına bakalım: Sigmund Freud, sevgi duygusunu ona göre …

Ebeveyn-Çocuk İlişkisinde Sevginin Önemi Devamı »

Obur Dünya -11-

                                            -Lütfen bu yazıyı aç karnına okumayınız, yemeklerden sonra bünyenize alınız.- Puglia… Bir büyük çizmeye benzeyen İtalya’nın Adriyatik’e bakan kıyılarının, yani çizmenin topuğunun olduğu bölge. Çocukluk yazlarını Ege’de geçirmiş benim gibi bir zeytin aşığı …

Obur Dünya -11- Devamı »

Descartes’ın Metodolojik Şüpheciliği ve İnsan Psikolojisi

 René Descartes, modern felsefenin kurucularından biri olarak kabul edilir ve metodolojik şüpheciliği, felsefi düşüncesinin temel taşlarından biridir. Metodolojik şüphecilik, bilginin sağlam temeller üzerine kurulması gerektiğini savunur ve bunun için her şeyin şüpheyle ele alınmasını önerir. Descartes’ın bu yaklaşımı, sadece felsefi tartışmalarda değil, insan psikolojisi üzerinde de derin etkiler yaratır. Bu yazıda, Descartes’ın metodolojik şüpheciliğinin temel …

Descartes’ın Metodolojik Şüpheciliği ve İnsan Psikolojisi Devamı »

11

 Şeker kamışı tarlasında, sırtında yırtık gömleği ve yara bere içinde çıplak ayakları ile güneşin altında koşuyordu siyahi çocuk… Arkasına tüfekleri ve köpekleri ile peşine düşen köle tüccarlarını katarak… Koştu, koştu, koştu… Güneşten gözü kamaşmıştı, bakamıyordu… Ailesi neredeydi, yaşıyor muydu, bilmiyordu. Susuzluktan dudakları patlamıştı. Önce yer altından kayar gibi oldu. Tökezledi, düştü. Bayıldı yorgunluktan.   Yüzlerce yıl …

11 Devamı »

Sirayet

 Yaşam, hakikat sanrısına dönüşen, bir başkasının gölgesinden ibaret bir sirayet.  Aklın karşıtıyla anlam bulduğu, yaşamın ölümle var olduğu, özün kalabalığa uyumsuzluğu, sınırların tekinsizliği çoğu zaman. Çoğunluğun rengiyle uyuşma telaşı, insanların   birbirine görünmeyen  bağlarla mahkûmiyetinin sağır kuşu, kanatlarını sırata saklayan.  Özgürlüksüz.  Yalnızlığın eksiksizliği ve içindeki saadet, ölümün zahir provası.  Bir bedene kaftan diker gibi baht biçer …

Sirayet Devamı »

Obur Dünya -10-

-Lütfen bu yazıyı aç karnına okumayınız, yemeklerden sonra bünyenize alınız.-  Yaz akşamlarımıza renk katan Avrupa Kupası’nda bu kez öncekilerden farklı olarak eğlenceli bir yarış daha var. Hiç fark ettiniz mi?  Taraftarlar, ellerindeki pankartlarda, ülkeleriyle özdeşlemiş bir yemek ile rakip ülkenin meşhur bir yemeğini karşılaştırıp bunun üzerinden birbirlerine sataşıyorlar.  Gayet eğlenceli bir tribün atışması değil mi? …

Obur Dünya -10- Devamı »

Filistinli Bir Şair: Mourid Barghouti

Karşılaştığımızda söylemelisin, ömrün boyunca neden benden kaçtığını? Ne zaman dokunmaya çalışsam, gizlendin sen. Sanki aramızda beliren korkunç bir kapı vardı. Sanki anahtarlarım paslanmış veya körelmişti. … Duracağım yanında dimdik Kaldıracağım sol elini daha yükseklere Akan gözyaşlarımı bırakacağım Gülüşüme dokunana kadar Sadece… Sana kavuşursam Ey özgürlük!  Mourid Barghoti Filistinli bir şair, direnişin ve özgürlüğün şairi. Ülkesinin …

Filistinli Bir Şair: Mourid Barghouti Devamı »

Obur Dünya -9-

                                    -Lütfen bu yazıyı aç karnına okumayınız, yemeklerden sonra bünyenize alınız.-  Yurt dışında herhangi bir amaçla bulunan geleneksel bir Türk’ten iki şey beklemek bazen çok zordur: birincisi o sırada aklına yatmayan bir kurala uyması, diğeri ise lokal lezzetlerden …

Obur Dünya -9- Devamı »

21. Yüzyılda “Ölmek” Neden Mümkün Değildir?

 Homo sapiens değil, Homo cursus: insan, koşan canlı. Koşan, ama soluklanmayan. Peki, kıvranıp durduğumuz bu koşu bandı üzerinde ölüm, ne gibi bir yere sahip? Ölümün anlamı eskiden olduğundan ne kadar uzakta ve biz ölüme ne kadar yakın duruyoruz?  Yahut soruyu değiştirip başka bir şekilde soralım: Ölüm, ne şekilde işimize yarayabilir?  İvan İlyiç güzel, sağlıklı günlerinde …

21. Yüzyılda “Ölmek” Neden Mümkün Değildir? Devamı »