tan vakti
ağaran gök Ay’ı somuruyor
-imsi tonlar yerine
kasvete namzet gri
ve denize akseden bulut
gölgesiyle laciverte düşkün
gözlerin gibi
maviyle sarıdan olma hani
bedenin başak tanımsı
dokunulası
hasada savrulur gibi
ses veriyor yüreğin
belli ki magma kıvamında
yani al tonlarında
asi dudaklarına da benzer
gün ışığı yansırken içre
yanakların pembemsi
kulakların da öyle
şiire bulanası saçların
olay yeri yangın mahalli
öpüş mesafesinde
üstelik beş duyu eylemsi
hatta altı ve yedi
kimin umurunda
bakışlarım mı
elaya çalıyor da
havası kahvemsi seyir terası
soluğumda renk kokusu
duru ve mutlumsu
nedeniyse, ten
volkan ağzı krater
haz salgısı, densiz
lakin duygu muhkem
sevgi tadında beyaz
alacakaranlık günlerini
umursamazcasına
Off!
gökkuşağı düşler…
olasılıksızlık çemkiriyor yine
gerçek ise tavandaki kavlak
tüm renkler iki kirpik arasında
düş ve gerçek
siyah ve beyaz