Şiir

ON İKİYİ BEŞ GEÇİYOR

Saat on iki beş geçiyor Gece inmiş dağından göğe Seni arıyor gözlerim dağda gökte On ikiye geçen beş gibisin   Kamburuma tutunup çıktım dağa Gece ini benzemezmiş bir şeye Göğü küstürdün şimdi de On ikiyi geçerken benden de mi geçtin      

HEPİMİZ ÖLÜYÜZ

Hepimiz ölüyüz şu hayat dolu modern çağda Ruhumuz ayrı bir fanusta bedenlerimiz esaret altında Dilimizden düşmüyor 21.yy saçmalıkları ne çağ ama Huzurla ölürüm diye mezarımı eşiyorum her gün hırsla   Gün be gün eriyorum hiç beklemediğim bir hızla Yanmak yetmiyor, her gün ölmek lazım biraz daha Biraz daha ölürsem kurtulurum inancıyla Zaten ölümler hızlı olur …

HEPİMİZ ÖLÜYÜZ Devamı »

kaçınılmaz zorbalık ve dirim peteği

bütünlük telaşımda arsız, ısrarcı olurken kendime dayattığım ve şu küstahça ıskaladığım derinlik bu yüzüne yüz sürdüğüm afitap yoksa sen değil misin hayır istemem   istemem taş biçimli kelimelerle sana dökülmek dün gibi yürek gibi her şey zaten başka türlü olurdu rengarenk geceler koyunlarda ölmeseydi kendinden hallice ve tuhaf bu hayat yani aslında ne tuhaf ne …

kaçınılmaz zorbalık ve dirim peteği Devamı »

YENİDEN

Buraya ait olmayan bir ruhum, dünyaya sürülmüş bir beden içinde Her gördüğüm azap, çiçeklerle süslenmiş yalancı gerçekler üzerine Her saniyesi bilinçli bir umursamazlık, bilinçsiz bir karanlık Pek birbiriyle bağlantısı yok yaşadıklarımın, yazdıklarımın ne yazık   Geceleri uyumak dışarıdan göründüğü gibi kolay değil Herkes ister yanan ateşin karşısında tüy dolu bir yastık Oysa delirmemek elde değil, …

YENİDEN Devamı »

YÂRDI

Yȃrdı gönül kâşanem Uçarı gözlerimdeki ezâ Dökülünce zaman hokkasına Yasını tuttuğum cȃnın Gövdesi bir çıkmaz sokak Ah-ı pinhan – – yȃrdı   Nerde Erzurumlu Emrah Nerde  hakkın ziyası Yunus Çalap! Yazmıyor mükerrebȗn melekleri Suskun beyaz gölgem kuruttu mu onları?                         yȃrdı…                             …

YÂRDI Devamı »

Bir Ölümün Günlüğü

Ruh saman kağıdından bir defter, yağmur eritir, rüzgâr hırpalar Bir ölümün günlüğü bu ne bir kilit saklayabilir ne de bir anahtar açar Kum saatinden de farkı yoktur aslında günlerin, hep tepe takla geçer Ne tarafa çevirirsen çevir kumdan sayılı ömürleri, hepsi bir iplik gibi düşer   Bir ölümün günlüğü bu, bu bir ölünün Farkına çok …

Bir Ölümün Günlüğü Devamı »

DURLANMIŞ KÜTÜKLERE ÖZEL ŞİİR

en basit bir çelişkiyi bile göze almaktan acizsin en basit bir çatışmayı bile göğüslemeye yeltenmeden alemin anahtarı, mührü, karıların hükmü seninmiş gibi gezersin e ne de olsa alem senin gibi yüce varlıklara adanmış bir bitirme projesi sen anasın sen babasın sen kulsun göndere dikilsin varsın kainat, senin etrafında dönsün dursun bekle sıran gelince hepimizi bir …

DURLANMIŞ KÜTÜKLERE ÖZEL ŞİİR Devamı »

terbiye edilmiş bir mevsim neye benzerse, o işte

tasarruf ettiğin kelimeleri denize döktü diye mi bu yangın girdaplarda sörf yaptın, biliyorum güzel oluyor yalnız bana masal anlattıkça ulandığın yılların terbiye edilmiş bir mevsim neye benzerse, o işte      

mayamız mı tutmamış ne

mezarlıklarda, kışlalarda, ayrılıklarda, orda burda bilmeden beklemeyi, neyi beklediğini de bilmeden bekleyen her defasında da köpürmeyi beceren             adam gibi adamlar kadar eksiksiz,              gizli çekimser öyle kalın kesilsek                          örneğin telef olurken yaz …

mayamız mı tutmamış ne Devamı »

gardiyanımdır bu hisler

kahvem, şu anda bana en sıcak davranandır başımdaki kalabalık, güneşe hainlik eden ayazımdır üşürüm üşürüm, ince giyinmiş sözler ile üşütürüm her gülümsemeye aldanan mahkûm yaşar içimde gönlümdeki hapishanede gardiyanımdır bu hisler   paslanmış kapıma onun haberini taşır ulaklar aşk içinde duvarları yıkarak doğaya karışır sevdalılar düşüm düşüm, tatavacı masallar ile düşünürüm orta şekerli keyfime inat …

gardiyanımdır bu hisler Devamı »