Dağlar zamanı,
Sular belleği aldı.
Gökyüzü birliği,
Ateş hayreti,
Bitkiler inancı,
Hayvanlar şefkati,
İnsanlar bir tohum gibi;
Her şeyi aldı.
…
Yaşıyorlardı göğün en müstesna yerinde,
Ve konuşuyorlardı kendi aralarında:
“Ne acayip şu insanoğlu,
Akıl sır ermiyor işlerine.
Bu kadar duyguyu,
Nasıl barındırıyorlar içlerinde?
Keşke insek de yeryüzüne,
Bilebilsek zihinlerindeki ne!”
…
Melekler ağladı :
“Ne olur yalnızca bir gün,
Verilse bize bir beden.
Anlayamıyoruz bu insanları,
Ne yüce aşklarını,
Ne de acımasızlıklarını,
Ne can almayı,
Ne de canından can katmayı.”
…
Tanrı verdi bedeni,
“Yalnızca bir gün değil,
Kalın bakalım bir süre .
Sadece iyilikle
Bezemiştim sizleri,
Madem insan olmak niyetiniz,
Hazır olun o zaman,
En yüksek ve en alçak duygulara,
En karanlık ve en aydınlığa.”
…
Döne döne indiler yeryüzüne,
Bir şenlik ateşi etrafında,
Dans ettiler,
Savurarak eteklerini.
Herkes bir yanındakine,
İkram etmişti elindekini.
Kutlamışlardı baharın gelişini,
Saçlarında çiçeklerle.
Gece uyurken,
Sokuldular birbirlerine,
Hiç art niyet yoktu içlerinde.
Sabah olduğunda dağıldılar yeryüzüne.
DOra:
Bir kadın ,
Bir sahnede.
Zihni iz sürmüş, tozlu yerlerde,
Şaşırıp kalmış her seferinde.
Ama bak,
Atıyor üstünden ürkek pelerini,
Ve söylüyor çevresindekilere:
“Bir ışık vurdu, zihnimin içine.”
REmil:
Tanrım
Bir bebek gördüm,
Hayatın kıyısında.
Elleri bedeninin yanında,
Deniz kusmuş onu adeta ,
Artık eskisi gibi olmaz hiçbir şey,
Onu gördükten sonra bu dünyada .
KORO:
Söylesene Tanrım,
Bir çocuk acı çekiyorsa dünyada ,
Bundan daha büyük bir günah aranır mı başka?
Şu yedi günaha,
Bir daha göz atsan mı acaba?
Mİra:
Ben de bir çocuk gördüm,
Ağlıyordu bir ranzada tek başına:
“Kimsem yok ki bu hayatta.”
Karar aldı, ağlamaktan yorulunca:
“Benim de babam gökyüzü olsun,
Ağaçlar da annem,
Yalnız kalmam ki o zaman,
Kuşlar şakır annemin kucağında,
Ve kanat çırparlar güvenle hayata, babamın yanında.”
FAni:
Tanrım
Bir insan gördüm :
Zihnindeki kilitle,
Elinde duruyordu anahtarı ,
Ama bakıyordu o ataletle sağa sola
Ve söyleniyordu kendi kendine:
“Allah aşkına kurtarıcım nerede?”
SOLar:
Bir genç gördüm,
Deniz kıyısında.
Yüzünde bir gülümseme,
Söz veriyordu kendine.
Hayat bir ihtimaller deniziyse,
Hakkını verecekmiş her nefesinde.
LAhza:
Bir adam gördüm:
Bir dağda,
Gecenin en koyusunda bir koyakta.
Ve düşündüm:
Neden düşer insan bu karanlığa?
Bulunmaz mı çaresi?
Kırılmaz mı kabuğu bir yerinden?
Nasıl da güzel görünür,
Pembeyaz teni,
Oysa öğrenmiş en fazla,
Kabuğunu sertleştirmeyi.
Sİren:
Gördüm,
Şarap bir düğümü çözdü bugün,
Hem de ne düğüm.
Kendi içine katlanmış bir insan,
Sarsıla sarsıla ağladı.
“Kandırmışım kendimi bunca zaman.”
KORO:
Bir insanoğlu
Yemyeşil bir çayırda.
Bir çiçek koparıp koydu
Dünyanın kefesine.
Ama nasıl bir denge!
Sanki her şey içinde.
Tüm anlar,duygular,sesler
Bir çiçekte!
İnsan olmak gerçekten zormuş,
Bizce onlar da anlamıyor kendilerini yeterince.
Tanrım demek bu yüzden yazdırdın,
Tapınak üstlerine,
Kendini bil diye.