Lento Söyleşileri: Şenay Ocak

 

 Şenay Ocak olarak kendinizi nasıl tanımlarsınız?

 Günlük hayatımda doğa, hayvanlar, çocuklar ile ilgilenen ve düzenli yaşamayı kendine alışkanlık edinmiş biriyim. Yaşım daha gençken hayatı dolu dolu yaşamış ve onu şimdiki zamanda sindirerek; keyfini çalışarak, üreterek bu yaşlarıma yansıtmaya çalışan biriyim. İnsanlar çoğu zaman disiplinim, sakin yaşamım ve cana yakınlığım karşısında şaşırırlar. Olduğum kişiden mutlu olmak ise en büyük ödülüm. Vicdan rahatlığına, samimiyete ve yaşamdaki inançlarının arkasında sabır ve inatla durmaya çok değer veriyorum gerçekten. Onun dışında müzikoloji alanında akademik, cazda vokal olarak hikâye anlatıcısı olarak devam ediyorum. Eski olan ve yeniye ruhunu aktarıp yaşayan tüm anıların kıymetine inanıyorum.

 Şenay Ocak müzik olarak neler sever? Zaman içinde müzik zevkleri farklılaştı mı?

 Ben eskiden dinlediğim hemen her şeyi ara ara dönüp dinliyorum. Onlar benim için günlük tutarken zamanı içine çekmiş ve saklamış hazineler; dert, sevinç ortakları ve güç veren her şey… Ama evet ilk etapta Rock müzik ile başlayan serüvenim blues ve caz ile devam etti. Hatta klasik müzikte de Barok ve Romantik dönem favorilerimdir hâlâ. Türkiye’de bağımsız müzik yapan grupları severek dinliyorum. Edebî ve özgür olanlar etkiliyor oldukça. Son Feci Bisiklet, Adamlar, Yüzyüzeyken Konuşuruz gibi gruplar oldukça iyi iş çıkarıyor bence. Caz müzikte hala caz divaları ekolünün takibindeyim. Dinah Washington, Ella Fitzgerald, Carmen McRae bu sıralar hala fazlaca listemde. Son dönem genç caz vokallerden Samara Joy ve Cecile McLorin Salvant’ı dinlemeye doyamıyorum.

 Ucuz Romantik çok ilgi çekici bir şarkı ismi… Etkilendiğiniz bir film ya da kitap gibi…

 Çok teşekkür ederim, özel bir çaba harcamadım aslında. Sevdiğim film ve kitaplardan etkilenmek dışında hayatımda romantik olma konusu her zaman sorguladığım bir durum oldu. Çünkü öyle olduğumu, oradan beslendiğimi ve o dönemin duygu durumunda yaşadığımı fark ettiğimde yaşım çok küçüktü. Öyle olduğum için kimi zaman bu şarkıdaki gibi hayal kırıkları yaşasam da hayallerimi de gerçekleştirme cesareti buldum. Romantik dönem sanatçıları hem isyankâr, hem idealist, hem muhalifler baktığınızda. Ben çok umutlu ve bazen de çok umutsuz biri olabilirim ama ne olursa olsun bu hayatta bazen “Ucuz Romantik”, bazen de iflah olmaz bir romantik olduğum durumlar olmuştur. İsim kendi ruh hâllerimden yola çıkan bir olgu.

 Ucuz Romantik, ilk şarkınız… Şarkının beste ve kayıt aşamalarından biraz bahseder misiniz?

 Evet, ilk göz ağrım. Her şeyden önce hiç düşünmezken bir şarkı için adım atma kararı verdim. İstanbul’a yerleşme süreci, yeni düzene alışma hâlleri, ülkemizin deprem, yangın gibi süreçleri atlatma çabasında ruh sağlığımı da korumaya çalışırken yeni bir solukla beni hayata bağladı diyebilirim. Her şeyini üstlendiğim şarkıda son anda yapılan değişiklikler oldu. Düet için başka isim düşünülürken Yüksek Sadakat grubunun ilk vokali sevgili Cemil Demirbakan bu işi üstlendi ve çok yardımcı oldu. Şarkının geliri zaten pandemide zorluklar yaşayan ve hayatını kaybeden müzisyenlere adanmışken Olta 14 albümü benim tamamen başlayıp sonuna kadar bu misyonu tamamlamak için çalıştığım bir vicdan rahatlığına dönüştü. Zorluklar olsa da ben sonuna kadar sağlam bir duruşla getirebildiğimi düşünüyorum. Aynı albümde benim çocukken çok sevdiğim şarkı yazarlarından Teoman da yer aldı.

 Türkiye’de hem caz tarihi atölyeleri, söyleşileri ve yazarlığıyla hem akademik araştırmalarıyla hem de yaptığınız caz konserleri ve projeleriyle çok yönlü bir sanatçı oldunuz. Bunun hakkında ne söylemek istersiniz?

 Ben, aynı fikirde olan insanların bir arada oldukça yıkılmayacağına inanan biriyim. Ben Kayseri’de büyüdüm ve çok yalnız olduğum anlarda tek kişiyle sohbet etmek bile içimdeki umudun fitilini ateşledi. Caz Türkiye’de karşılığı olmayan bir aşk. Ancak gerçek bir sevgi ve tutku sizi caz müziğe başlatır ve o alanda devam ettirebilir. Bu yüzden evrensel ve iyi müziğin gücüne inanmak için bir birlik yaratılması gerekir. O birlik sadece konser yaparak ne yazık ki çok az bir kesime ulaşabiliyor. Ama aynı zamanda bilmediğimiz şeyleri konuşabilirsek, eleştirebilirsek, sevdiğimiz ve sevmediğimiz yönlerini tartışabilirsek işte o zaman ön yargılar ve bilinmezlikler ortadan kalkıyor. Ben cazı sadece çok parası olan insanların değil, yeni yetişen ve umutlu öykülere ulaşmak isteyen gencecik ruhların da dinlemesini istiyorum. Belki etkisi bu dönem için az olacak ama eminim ileride yapılanların cevabı olarak çok sayıda güzel sanat insanları oluşacak bu coğrafyada. İyi müzik hayat kurtarır, kendimden biliyorum. (Gülüyor.)

 Son olarak sanatla uğraşan gençlere vereceğiniz tavsiyeler var mı?

 Ben bu seferlik genç kadınlar için naçizane tavsiyeler vermek isterim. Bu ülkede bilim ve sanat her zaman değersiz ve geri planda kalmaya mahkum edilmiş iki alan olarak anılsa da, içinizde sizi hayata bağlayan güzellikler yeşerip birileri için çiçekler açtıracaktır. Çok fazla kişi olmadığında üzülmeyin, çok kişi olduklarında da o alkışlarda kaybolmayın. İllüzyon dünyasının en parlak ışığı olduğunuz kişinin gerçek olmasından daha değerli olmayacaktır. Siz kendinizle ve gerçeklerinizle tatminkâr ve mutlu oldukça en güçlü acının zehri bile sizi yaşamdan koparamayacaktır. Sanata, bilime, üretmeye, samimiyetle ifade etmeye sarılın. Ben de hala çabalıyorum. Teşekkür ederim.

Yorum bırakın