Yolcu ve Şehir

Sonbaharda şehirden geçiyor yolcu,

Dökülen yapraklarla süslenmiş sokaklar,

Ve yaprak cesetlerinden yükselen iğrenç bir koku…

Saygısızca çiğniyor ölüleri adımlar.

Bu ayıba susuyor yolcu,

Emiyor kaldırımlarda biriken her suyu,

Şehrin bu çürük silüeti yudum yudum,

Akıyor kalbine yolcunun.

Son birikintideki o yansımada,

Fark ediyor yolcu değişen bir sima.

İş işten geçtikten çok ama çok sonra.

Çehresinde sallanan turuncu yapraklar gibi,

Dar ağaçlarında asılmış yüzlerce surat,

Acımasızca parçalanmış tüm mimikleri,

Bu karanlık şehrin kendisi olmuş bizzat.

Şimdi şehrin tüm rezilliklerine sansür olan,

O donuk sitcom kahkahaları,

Tüm alaycılığıyla ediyor cereyan.

Kaçmaya çalışıyor yolcu,

Kendini işaret eden parmaklar arasından,

Ve utanarak dönüştüğü bu insandan.

 

 

 

Yorum bırakın