Benim Dünyam

 Bence serebral palsi (Beyin felci), kanserden sonraki en zor hastalıktır. Ben yaşamla ölüm arasındaki ince çizgide elli altı gün geçirdikten sonra seçimimi yaşamdan yana kullanmışım. Bu hastalık, kişiyi ebeveynlerine bağımlı duruma getirse de sizin durumla mutlu olmanız bunu kabul etme sürecinde önem taşır. İnsanların size olan sevgileri, sizin bu hastalıkla yaşamayı öğrenmenizde büyük rol oynar.

 En büyük problemlerimden biri doğal ihtiyaçlarımı karşılayamamamdır. Örneğin, tek başımıza tuvalete gidemediğim için bunu yaparken ebeveynlerimden birine ihtiyaç duyarım. Bu sadece bir ve belki de en önemli örnektir Yaptığım her işte en az bir ebeveynime ihtiyaç duyduğumdan bu durum bir zaman sonra beni utandırmaya başlamıştı. Aileme yük olduğumu düşündüm Çocukken ebeveynlerim çalışıyordu, aileden başka birine emanet edildim, emanet edildiğim kişiye anne dedim. Bütün günü onunla geçirip başımı dik tutamadığım için okul öncesi eğitim görmeden büyütüldüm, dolayısıyla yaşıtlarım ile hayatı paylaşmayı ancak ilkokulda öğrendim

 Önce bebek puseti ile geziyordum. Belli bir yaştan sonra tekerlekli sandalye kullanmaya başladım. Benim dışarı çıkışım, on yaşımdan beri temini, onarımı çok basit bir “engelli aracı” olan tekerlekli sandalyeye bağlıdır. Bir süreden sonra sürekli üstünde oturmak beni bıktırdı. Ne de olsa demir yığını… Ve asansör, tekerlekli sandalyenin dışarı çıkması için gerekli olan tek alet. Ben bir sebepten asansör çalışmadığında da eve mahkumum.

 İlk başlarda sokağa çıktığımda, daha doğrusu her ortamda insanların arasında kendimi yabancı gibi hissettim, ailemle sokakta dolaşırken sürekli bana baktıklarını düşündüm. İnsanların, benim için özürlü,sakat vb. kelimeler kullanmaları ve doğuştan mı sonradan mı, gibi sorular sormaları beni çok üzüyor. Bir de anne babama Cennetliksiniz diyorlar. Peki kendileri neden engelli çocuk istemiyorlar? Madem Cennetlik olacaklar… Ben zaten sizin gözünüzde kenar süsü olduğumu biliyorum. Lütfen kendinize istemediğiniz durumları bana beni avutmak moralimi düzeltmek için söylemeyin. Ben hangi niyetle söylediğinizi anlıyorum.

 Ben kıyafetlerimi de üç duruma göre seçiyorum:

* Fizik tedavide rahat olup olmaması

* Esnek geniş kıyafetler olması

*Vücudu saran kıyafetler olmaması

 Ben okul eteği bile giyemedim. Okuldan çıktığımda fizik tedaviye koşarak yetişmeye çalıştım. Arkadaşlarımla doğru dürüst vakit bile geçiremedim. Engellilik öyle bir durumdur ki yaşadığınız her dönemi sizden çalar. Hani her çocuğa ebeveyni “Yaşının güzelliklerini yaşa.” der ya, engellilikte bu durum söz konusu değildir. Çünkü sürekli yetişkinlerin olduğu ortamda bulunduğunuz için bazı etkinlikleri içinizde ukde bırakır. Ben artık ebeveynlerime bağımlı olmaktan sıkıldım. Kartopu oynamak, voleybol oynamak, yüzmek, piyano ya da keman çalmak bunlar benim yapmak isteyip de yapamadıklarım. Bu etkinlikleri yaparsam hayallerimi gerçekleştirmiş olacağım.

 Benim hatırlamak istemediğim zaman geçmiştir, yani geçmişte yaşadığım kötü anılardır. Eğer insanın benim gibi kötü anıları varsa geçmişini başkalarına anlatamaz. geçmiş benim için çok büyük anlam ifade eder. Çünkü geçmiş benim kara yazımdır. Bu hastalık başınızdan geçtiği sürece geçmişinizi unutmanız imkânsızdır. Hayatınız film şeridi gibi gözünüzün önünden geçer.. O yüzden ebeveynlerime dedim ki benim asıl doğum günüm, yürüdüğüm gün olacak. Hayallerimi yürüdükten sonraya erteledim, engelliliğe göre küçülttüm Benim bu kadar engellenmiş olmamın sebebini toplum olarak görüyorum.

 Geçmişim ile ilgili düşündüklerim çok değişti. Artık onların beni ben yaptığı gerçeğini yadsıyamam. Bir sonraki aşamaya geçeceğim. Hayatı bununla yaşama aşaması. Tekerlekli sandalye artık benim özgürlük aracım; hayatımı yürüyene kadar onunla sürdürmek zorunda olduğumu biliyorum Yürüyünce yeniden doğmuyormuşsun. Nereye gidersen git,kendini de yaşayamadığın zamanları da yanında götürüyorsun. Yaşamak için tamamen bağımsız olmayı beklemeyeceğim. Ben bu durumla da hayallerimi gerçekleştirebilirim. Kabul etmek, boyun eğmek değildir.

 Ömrüm yaşamayı hak ettiğimi, insan gibi yaşamak istediğimi anlatmakla geçti. Artık anlatmayacağım yaşayacağım ve ömrümün çoğunluğu insanların dikkatini engelimden başka bir yere kaydırmakla geçti artık öyle olmayacak.

Hayallerimin Listesi

  1. Doğa için Çal’ın sonraki projelerinden birinde şarkı söylemek
  2. Hayatımın bir gecesini Meyhanede geçirmek
  3. Çıkardığım kitabı çok satan rafta görmek
  4. Yeşilçam psikoloji adında bir psikoloji merkezi açmak orayı hem Amatem hem Huzurevi gibi çoklu bir kompleks haline getirmek
  5. 27 yaşına kadar Doğu Expressi ile romantik bir yolculuk
  6. Keman ve kanun çalmak
  7. Kendi radyo programımı yapmak
  8. yaşımı İstanbul’da kutlamak
  9. Yeni türkü, Sertab Erener, LEMAN SAM konserlerine gitmek
  10. Konservatuvar okumak EN azından sınavlarına girmek (SES EĞİTİMİ VE TİYATRO BÖLÜMLERİ)
  11. EMRE YÜCELEN’İN SES ANALİZİMİ YAPMASI
  12. KENDİ SENARYOSUNU YAZDIĞIM BİR TİYATRODA OYNAMAK
  13. FRANSA, HİNDİSTAN, BREZİLYA’YA gitmek

Öğrendim ki insanoğlu gerçek olmayacak bir şeyi hayal edemez ve insan bu hayatta hep hayalleri için yaşar. Çok sevdiğim bir şarkıda dediği gibi içinden geleni söyle kalırsa yazık olur. Kendi baharlarınızı getirmeye cesaretiniz olması dileğiyle…

Yorum bırakın