Yeryüzü, toprağını vermek istememiş insan yaratılacağında.
Toprak almak için gönderilen dört büyük melekten üçü eli boş dönmüş. Yalnızca Azrail emri yerine getirmiş, renk renk topraklarla varmış huzura. Onun getirdiği topraktan “insan” var edilmiş.
İnsanın “ölüm meleği” diye bildiği, esasen varlığının sebebi.
Hayat bu illüzyondan ibaret.
Seni yok ettiğini sandığın şeyler, hep daha çok var edecek seni.
Bittiğini sandığın yer, yeniden başladığın yer olacak.
Her kuyuya, zindana atılan sonunda sultan olmayacak belki ama zulüm illa ki ya bir zalim ya bir kahraman yaratacak.
Yalnızlık acı verir sanacaksın sen. Kalbini, saptan samandan korkuluklarla doldurduğunu anladığında içindeki putları bir bir kırıp parçalayacaksın. Kalbini tasfiye edip havalandıracak, ferahlayacaksın.
Bazılarını kaybettiğini düşüneceksin bazen. Artık seni aşağı çeken yüklerin olmadığını fark ettiğinde yaşadığının, kayıp değil kurtuluş olduğunu göreceksin.
Sana bile isteye kötülük yapanlar da olacak.
Eden bulur bulmaz, o Allah’ın işi, sen karışma. Ama sen o kötülük girdabına kapılmamak için içindeki iyiliğe tutunacaksın.
Karaladıkları yerden sen kendini temize çekmeyi öğreneceksin. Karanlıkla yüzleşince başka ışık kaynağına ihtiyacın kalmayacak. Sen kendini aydınlatacaksın.
Biri dayandığın bastona tekme atacak seni düşürmek için, sen kendi ayakların üstünde durmaya başlayacaksın.
Uçurumdan aşağı itildiğinde çıkmaya başlayacak kanatların.
Dallarını kırıp seni paramparça etmek isteyecekler.
Üzüleceksin. Çok üzüleceksin. Sonra geçecek.
Bir zaman sonra kırılan dallarının çürük, kopan parçalarının kangren olduğunu göreceksin.
Şükredeceksin.
Var edenden başka kimsenin gücü yetmez seni yok etmeye. Kırsalar budasalar da varlığının kökü hep sende. “Öldürmeyen güçlendirir.” demiş Nietzsche. Sen her öldüm, bittim, tükendim zannettiğinde toprağın altından yeniden yeşereceksin.