Eksik Aileyi Yeniden Kurmak: “Benden Bu Kadar” Filmi

James L. Brooks’un Benden Bu Kadar (1997) filmi, ilk bakışta romantik komedi gibi görünse de derinlerde üç farklı yaralı bireyin kuantum dolanıklıklarında birbirlerini iyileştirdikleri görülür. Biyolojik bağ olmamasına rağmen karakterler birbirlerine anne, baba, çocuk gibi roller atfeder. Birlikte yaptıkları yolculuk onları, kendi içsel yolculuklarıyla da buluşturur. Böylece geçmişte yarım kalmış hikâyelerini tamamladıkları bir süreç deneyimlerler.

Psikanalitik kurama baktığımızda Sigmund Freud erken dönem yaşantıların kişilik gelişiminde ve psikopatoloji oluşumunda rol oynadığını ifade eder. Kişi, yetişkin kişiliğinin gelişimine zemin hazırlayan psikoseksüel gelişim aşamalarından geçer. Oral dönem (0-1 yaş) güven ve bağımlılığın; anal dönem (1-3 yaş) kontrol ve özerkliğin ve fallik dönem (3-6 yaş) ise cinsiyet rolünün, kimlik gelişiminin temelidir. Gelişimin her evresinde, nasıl çözüldüklerine bağlı olarak büyümeyi destekleyen veya engelleyen çatışmalar yer alır. Karakterlere baktığımızda;

Carol – Anne Figürü, Güvenli Bağlanma (Oral Dönem)

Carol hayatını başkasının ihtiyaçlarını gidermeye adayan bir anne figürüdür. Ötekinin ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koyan, diğerini besleyen, koruyan, kabul eden ve kendine yetmeye çalışan bir kadındır. Karşılaştığı erkek figürleriyle birlikte kendini fark etme sürecine girer ve yüklendiği bazı rollerin bağımlılığından kurtulur. 

Melvin – Baba Figürü, Katı Otorite (Anal Dönem)

Melvin, filmde obsesif kompulsif bozukluğu, takıntılı düşünceleri ve tekrarlayıcı kompulsiyonları olan bir karakterdir. Genellikle günlük rutinlerinin dışına çıkmaz, çıktığında ise oldukça öfkelenir. Bu öfkenin altında babasının cezalandırıcı davranışlarına karşı geliştirdiği korku ve saldırganlık vardır. Kendi id’ini süperego’nun baskısı altında tutmaya çalışırken Melvin’in kullandığı dil de içsel çatışmalarının ve saldırgan dürtülerinin izlerini taşır. Ancak kabul gördüğünde ve anlayışla karşılandığında içindeki sevgi görünür hâle gelir. Melvin, duygusal olarak esneklik kazanmaya başlar.

Simon – Çocuk Figürü (Oedipal Kırılganlık)

Simon duygusal, yaratıcı, sevgi arayışında olan iyimser bir karakterdir. Çocukluğunda annesini tutkuyla resmetmesi, babası tarafından evden kovulmasına yol açar. Bu süreçte annesinin kendisini korumaması, Simon’un dışsal beklentilere göre şekillenmiş bir ideal benlik geliştirmesine neden olur. Gerçeklerle yüzleşmekten kaçınır. Ta ki evinin soyulması ve kendisine zorbalık yapılmasıyla başlayan yolculuğa değin. Bu kırılma, Simon’un geçmişiyle yüzleşme cesaretini bulmasını sağlar.

Aynadaki Üçleme

Geçmişlerinin etkisiyle şekillenen yaşantılarında, kuantum dolanıklığını andıran biçimde yolları kesişir. Birbirlerinin yaşamlarına temas ettikçe, zihinlerindeki gerçeklik sarsılır; eski inançlar, kırılgan yanlar ve bastırılmış arzular yüzeye çıkar. Bu dönüşüm, onları başkalarının beklentileriyle biçimlenmiş kimliklerinden, içsel arzularına ve gerçek benliklerine doğru bir yolculuğa sürükler. Filmdeki yolculuk, sadece Simon’un dış dünyada geçmişiyle yüzleşme süreci değil, aynı zamanda üç karakterin bir araya gelerek çocuklukta eksik kalan aile deneyimlerini yetişkinlikte yeniden sahneledikleri ve bu sayede kendilik bütünlüklerini inşa ettikleri derin bir içsel yolculuktur.

Melvin, cezalandırıcı bir baba figürünün gölgesinde büyür. Bu durum onu kendi içinde cezalandırıcı bir ebeveyne dönüştürür. Babasına duyduğu öfke, keskin ve sivri bir dile dönüşerek başkalarına yönelir. Melvin’in içindeki çocuk öylesine bastırılmıştır ki süperego’su, Simon’ın id’inden beslenen çocuksuluğunu tehdit gibi algılar ve ona tahammül edemez. Ancak Carol’ın onu kabul etmesi ve kendisine anlayışla yaklaşması, Melvin’in içindeki cezalandırıcı ebeveynin destekleyici ebeveynle yavaş yavaş bütünleşmesini sağlar. Bu yüzleşme, aşkı yalnızca kelimelerle var eden bir adamın, onu gerçekten yaşamaya başlamasıdır. Carol’a olan aşkı korktuğu duyguların güvenli olabileceğini gösterir. Böylece, takıntılı ve tekrarlayıcı davranışlara ihtiyacı kalmaz.

Carol kendi ayakları üzerinde durma rolünü fazlasıyla üstlenen bir kadındır. Belki tam da bu yüzden oğlu Spencer ayağa kalkmakta zorlanır. Spencer’ın yürümesi ve hatta koşması annesinin evden uzaklaşmasına denk düşer. Carol, kendinden kaçmak için oğluyla nevrotik bir ilişki kurar. Babasından göremediği görünürlüğü oğluyla telafi etmeye çalışır ve görünmezlik hikâyesini sessizce devam ettirir. Melvin, Carol’ın bastırılmış yanlarını gören ilk kişidir. Belki de Carol’a karşı bu kadar sabırlı olmasını sağlayan şey, onun görünmezliğini fark eden ilk kişi olmanın yarattığı bağdır.

Simon, çocukluğundaki eksiklikleri kendi yarattığı ideal dünyanın içinde saklayarak, annesiyle kurduğu haz ilişkisini sürdürmeye çalışır. Yetişkin hayatında çocukluğunu yeniden üreten resim çizme serüveniyle masalların içinde yaşamayı sürdürür. Bu durum yüzüne sert bir cisimle darbe aldıktan sonra aynaya bakana kadar devam eder. Ayna Simon’ın kendisiyle ilk karşılaşmasıdır. Bu kırılma, aynada kendini yaralanmış bir şekilde gören Simon’ın geçmişiyle yüzleşme cesaretini bulmasını sağlar.

Cezalandırıcı ebeveynden destekleyici figüre dönüşen Melvin, görünmezlik pelerinini çıkarıp görünür bir kadına dönüşen Carol ve bu ikili sayesinde fantezi dünyasından çıkması kolaylaşan Simon… Filmin sonunda üçü, ihtiyaç duydukları ilişki üçlemesinde, kendi paylarına düşen karmaşaları kuantum dolanıklığı zemininde yeniden deneyimleyerek, kendileri olma cesaretini kazanırlar. Bu, geçmiş yaşantılarımızın etkilerinin, farklı biçimlerde de olsa geleceğe taşınabileceğini gösterir. İlk bakışta itici bulduğumuz kişiler, geçmiş senaryolarımızdan kopmamıza yardımcı oldukları için, istemesek de içimizdeki parçaların bütünleşmesini sağlarlar. Öte yandan çekici bulduğumuz kişiler, gölge yanlarımızı ortaya çıkarıp aydınlığa taşımamıza aracılık edebilir. Ancak gölgemizle yüzleşmek istemediğimizde, hakikatimizle karşılaşmamızı engelleyen alanlar da sunabilirler.

Yorum bırakın