Bu yazı, “aşkı bulmanın ve korumanın yollarını” anlatan bir kitabın bana düşündürdükleriyle alakalı.
Uzun zamandır kütüphanemde beklettiğim bir kitabı geçenlerde nihayet elime aldım. Belki de bilinçdışı bir sebepti bunca zamandır elime almamam, beni tüm bu düşüncelere sevk edeceğini tahmin ettiğim gerçeklerden kaçmak için okumuyordum. Eski bir partnerim önermişti okumamı. Zira şu an bile “sevgilim” demekten kaçıyor, kendimce daha mesafeli olacağını ve duygu içermediğini düşündüğüm partner kelimesini kullanıyorum.
Kitabı okuyanlarınız olmuştur belki. İlk çıktığında meşhur olduğunu hatırlıyorum. Levine ve Heller’in Türkçeye “Bağlanma” adıyla, Ebrar Güldemler tarafından çevrilen kitabından söz ediyorum. Her ne kadar aşkla ilgili olunca irrasyonel olacağını düşünsek de kitap oldukça bilimsel verilere dayanıyor. Özetle, çocuklukta ebeveyn ve anne arasında kurulan bağlanma biçiminin yetişkinlikteki ilişki kurma biçimlerimizde de görüldüğünü, partnerlerimizle de aramızda benzer bir bağlanma ilişkisi olduğunu anlatıyor. Merak edenler için ayrıntısına burada girmeden, kitabı önermiş olayım.
Peki, bana bu yazıyı yazdıran ne? Bilimsel olarak tanımlanan bağlanma biçimleri arasından bir tanesinin özelliklerini taşıdığımı; tam bir kaçıngan bağlanma tipi sergilediğimi keşfetmem! Bağlanmaktan korktuğum yeni fark ettiğim bir şey değil elbette ama romantik ilişkilerimde yaptığım bazı davranışlarımın ve bazı düşüncelerimin aslında tamamen o kişiye bağlanmaktan kaçmak için olduğunu, bu kitabı okuyana kadar bilmiyordum. Meğer herkeste zaman içinde bir kusur buluşum, aslında hiç de tatmin olmadığım eski ilişkimi sanki daha iyiymiş gibi algılayışım, doğru kişinin bir yerlerde var olduğunu düşünüşüm ve kuralları benim koyuşum… Bunların hepsi benim derin bir bağdan kaçma yollarımmış.
Öyleyse, insan neden kaçar? İnsan karşısındakinden mi kaçar, yoksa kendinden mi? “Ah kendimden bir çıksam/Koşsam koşsam ve atlasam” diyordu Kalben bir şarkı sözünde. Benim şarkıyı her dinlediğimde bu kısmı bağıra bağıra söylemem tesadüf mü? Yoksa benim özgürlük diyerek böbürlendiğim şey, aslında bağlanma korkuma giydirdiğim bir maske mi? Bağlanmaktan korkup kaçtığım için kaç tane güzel insanı hayatıma almadım acaba? Ya da daha kötüsü; hayatıma dahil ettim ve sonra bilinçsizce, elimin tersiyle ittim…
Tüm bu soruları cevaplayabilmek için düşünmem ve kendime dönük bir sorgulama yapmam gerekiyor. Belki kaçıngan bağlanma geçmişimi ebeveynlerimle olan bağımda aramam gerekiyor. Belki sürecin sonunda cevapları bulmuş ve korkularımı aşmış olurum. Belki de cevaplar daha da korkutucu olur ve vazgeçer, yine bildiğim yoldan giderim. Belki de bu yazı gerçekle yüzleşmem ve adım atmam için bir başlangıçtır. Sahi, ben kimden kaçıyorum?
Tam da ruh halime uygun bir yazıya denk gelişin keyfi var bende. Ne güzel ifade edilmiş. Yazarın bahsettiği kitabı hemen okuyup ben nelerden kaçıyor musum diye meraklandım.Kaleminize sağlık…