“Kübizm, elinize alabileceğiniz somut bir gerçeklik değildir. Daha çok bir parfüm gibidir; önünüzde, arkanızda, yanınızda… Koku her yerdedir ama tam olarak nereden geldiğini bilemezsiniz.”
Pablo Picasso
“Beni büyük ölçüde cezbeden – ve Kübizmin temel ilerleme hattını oluşturan – bu yeni mekâna maddi bir ifade kazandırma arayışıydı; bu mekânı sezmiştim. Bu yüzden ağırlıklı olarak natürmortlar yapmaya başladım, çünkü doğada dokunsal, hatta neredeyse elle tutulur bir mekân vardır… En erken Kübist resim, mekânın arayışıydı.”
Georges Braque
20. yüzyılın en etkili stillerinden olan Kübizm, 1907-1917 arasında, Pablo Picasso ve Georges Braque’ın öncülüğünde ortaya çıkan devrimsel nitelikte bir sanat akımıdır. Serimizin ilki olan Fovizm akımın öncüsü Cézanne’ın geometrik sadeleşmesinden etkilenen Kübizm, klasik sanatı sorgularken mekânı, zamanı ve objeleri parçalayarak yeni bir gerçek ötesi görsellik oluşturmuştur. Cézanne, Yıkananlar tablosunda, nesneleri geometrik formlara indirgemiş ve çeşitli perspektiflerle yansıtma özelliği kullanarak Kübizme ilham olmuştur. Eser, kompozisyonu itibariye Picasso’nun Kübizmin başlangıcı ve modern sanatın da doğuşu sayılabilecek, Avignon’lu Kızlar tablosuna benzerliği ile de dikkat çekicidir.
Bu soyut gerçeklik dilinde Pablo Picasso ve Georges Braque’ye eşlik eden sanatçılar arasında Juan Gris, Fernand Léger, Robert Delaunay ve Jean Metzinger gibi isimler bulunur.
Pablo Picasso ve Georges Braque, geleneksel resim anlayışını köklü bir biçimde değiştiren bu akımı geliştirirken, izleyenleri gördüğü dünyayı farklı bir açıdan değerlendirmeye davet etmişlerdir. Bu yenilik, bazı sanat çevrelerinde heyecanla karşılanırken bazı eleştirmenlerce şaşkınlık ve alayla yorumlanmıştır. Örneğin, Picasso’nun Avignonlu Kızlar (1907) tablosu, dönemin estetik anlayışını sarsmış, zihinlerdeki gerçekliği parçalamış ve izleyicilere yeni bir algı biçimi sunmuştur. 1908’de Paris’te sergilenen Georges Braque’a ait bazı resimleri gören Fransız sanat eleştirmeni Louis Vauxcelles’in “kübik” olarak nitelendirmesiyle akımın adını almasına yol açmıştır. Bu durum, Kübizm’in sanat çevrelerinde hızla tanınmasına neden olmuştur.
Kübizmin ilk yıllarında, sanatçılar arasındaki rekabet ve fikir ayrılıkları, akımın içindeki dinamikleri de şekillendirmiştir. Picasso ve Braque arasındaki ilişki zamanla karmaşık bir hale gelmiş; her ikisinin de bazı zamanlar birbirinin işlerini taklit etmekle suçlandığı görülmüştür.
Braque’nin I. Dünya Savaşı’nın başlarında Fransız Ordusu’na katılmasına kadar sıra dışı ve üretken işbirliklerini sürdürmüşlerdir. Takip eden yıllarda Picasso ve Braque zaman zaman birbirleri hakkında alaycı yorumlarda bulunmuş, ancak 1907-1914 arasında paylaştıklarına sadık kaldılar ve aralarında geçenleri dile getirmemişlerdir. Braque “Picasso ve ben birbirimize bir daha asla söylenmeyecek şeyler söyledik… hiç kimsenin anlayamayacağı.” diyecekti sonradan dostluklarına ilişkin. Bu durum, bazı eleştirmenlerin Picasso’nun ticari zekasının daha önde olmasından kaynaklı olarak “Kübizm, Picasso’nun egemenliğini kurmak için Braque’yi geride bıraktığı bir süreç” olarak değerlendirildi. New York Modern Sanat Müzesi’ndeki Resim ve Heykel Bölümü’nün eski müdürü William Rubin (1989), Picasso ve Braque’ın ilişkisini şu sözlerle en iyi şekilde özetlemiştir: “Picasso ve Braque’ın sanat akımı, yoğunluğu, süresi ve yaratıcı etkisi bakımından sanat tarihinde eşsizdir. Başka hiçbir modern stil, birbirleriyle diyalog halinde olan iki sanatçının aynı anda icat ettiği bir şey değildir. Picasso ve Braque, birlikteliklerinin olduğu yıllarda yalnızca çok sayıda olağanüstü harika eser üretmekle kalmadılar, aynı zamanda çok farklı estetik, edebi ve politik kaygılara sahip sanatçılar tarafından kullanılabilecek ve kullanılacak görsel bir dil yarattılar.”
Kübizm, iki ana döneme ayrılır: Analitik Kübizm (1909-1912) ve Sentetik Kübizm (1912-1914). Analitik Kübizm, bilinen Kübizmin ilk evresidir ve nesnelerin parçalanarak ve çoklu açılardan temsil edildiği bir aşamadır. Braque’ın Siyah Tablo”(1910) gibi eserlerinde görülen bu yaklaşım, nesnelerin özünü kavramaya yönelik derin bir çaba olarak öne çıkar. Bu dönemde sanatçılar, doğal formları soyutlayarak daha temel unsurlar üzerine odaklanmışlardır. Ancak bu süreç, birçok izleyici ve eleştirmen tarafından anlaşılması güç bulunmuş ve akım, “anlamsızlık” eleştirilerine maruz kalmıştır.
Sentetik Kübizm ise sürrealist hareketin yükselişine kadar sürer; parçaları bir araya getirerek yeni kompozisyonlar oluşturur; renk ve biçim arasında daha fazla deney yaparak sanatçının kişisel ifadesini öne çıkarır. Bu aşamada, sanatçılar gerçek nesneleri tuvale doğrudan yapıştırarak kolaj tekniğini kullanmaya başlamışlardır. Bu durum, hem izleyicinin algısını zorlamış, hem de sanatın doğasına dair yeni tartışmalara yol açmıştır.
İngiliz sanat tarihçisi Douglas Cooper ise hareketi 3 evrede inceler. İlk olarak Picasso ve Braque tarafından geliştirilen “Erken Kübizm” (1906-1908), ikinci evre “Yüksek Kübizm” (1909-1914), ve son aşama “Geç Kübizm” (1914-1921).
Kübist sanatçılar, geleneksel sanat kurallarını sorgularken, doğanın gerçekliğini yeniden yorumlamışlardır. Onlara göre, “Gerçeklik, yalnızca gözle görülen değil, düşüncenin süzgecinden geçirilmiş bir algıdır.” Bu anlayış, sanatın ve sanatçının iç dünyasını daha özgürce ifade etmesine olanak tanımıştır. Ancak bu özgürlük, bazı eleştirmenler tarafından sanattaki karmaşa olarak nitelendirilmiş ve Kübizmin sanatsal değerinin sorgulanmasına neden olmuştur.
Kübizm, sanat tarihinde yalnızca bir dönem değil, aynı zamanda birçok akım ve düşüncenin temelini oluşturan bir devrimdir. Fütürizm, Dadaizm, Sürrealizm ve soyut sanat gibi birçok akım ve alt akım, Kübizmin soyutlama ve biçimle oynama anlayışından etkilenmiştir. Kübizmin hem yenilikçi hem de tartışmalı bu süreçleri, modern sanatın gelişiminde belirleyici bir rol oynamış ve öncelikle resimle ilişkilendirilmesine rağmen, heykel, mimari ve edebiyat özelinde de birçok yaratımda derin etkiler bırakmıştır.
Georges Braque ve Pablo Picasso
Pablo Picasso Nature Morte (1960)
Pablo Picasso, Nature morte sous la lampe, 1962
Pablo Picasso, Les Demoiselles d’Avignon (The Young Ladies of Avignon), 1955
Georges Braque, L’Echo (The Echo), 1960
|