YİTİKLER KENTİ
Susmaların takılı kaldı aklıma. Yağmurlar ıslatamadı kör dudaklarını. Yürürdük kulaklarımıza dokunmayan sözsüz şarkılarla. Gülerdik yağmurlara şemsiye açıp kaçışan çocuklara. Deli gibi dönerdik, dönerdi dünya başımızda. Özüydük özgürlüğün. Yitik bir kentin ikiziydik. Beraber ağlattık bulutları, sırtımızı bıçaktan sakınmadık. Acıyan canımızı katık ettik kimsesiz soframıza. Gülüşümüzü harmanlayan güneşi bekledik. Sonra bir sabah doğmayı unuttu gün. Ayarı bozuk dünyanın iki ayrı kefesini mesken edindik. Durduk. Altı delik ayakkabılarımız yoktu, aç kaldı kaldırımlar. Biz, yitik bir kentin ikiziydik.
FESTİVAL OTOBÜSLERİ
Bekledim çok, saymadım doğan güneşi. Yeşil yazlar aktı saçlarımdan. Festival otobüsleri gelip geçti. Başıboş durak. Dövündü yağmurun tenteye vuran şıpırtısı. Şıp şıp şıp. Ağacım döktü yapraklarını. Turuncu iklim sardı bucağı. Festival otobüsleri yeniden yeniden yeniden, şen şakrak geçti uçlarından parmaklarımın. Sıçrattı çamuru eteğime. Rüzgâr yalarken nasırlandı derim. Bekledim kar örterken yolları. Sığındım son kibrit çöpüne. Vardı elim yakmaya. Çözüldü buzul yalazlandı güneş.
Bekledim uçmayı kelebeğin beyaz kanatlarında.