Too/Far/Gone

Sustalı bir sessizlik açıp koz dövüştürüyoruz
Koynumuzu kemiren bir tabur gerillayla
Esen güneş yara almadık yer bırakmıyor tenimizde
Bir hülyaya haddinden fazla uy(u)muşuz belli ki/diyorum
(ve artırıyorum)y
Herkes tatlım münasip bir zamanda
Çıldırsın diyorum herkes münasip bir zamanda

Yoksa ne mi olur gün ölür güzelim gecenin çatlar hıncı
Ve bu sancı/yani bizi haberlere hapseden ve yemin törenlerine
Yapışıp kalır üstümüze o kıymetsiz karmaşa
Sonra bir’leşir sıfırdan başlarız talihsiz bir iğrenişe
Kimin eseriyse söyle tatlım bu giysi bu üniforma bu balkon konuşmaları
Söyle padişahı hicveden tek bir/parşömen neden yok neden
Çöküntü çullanıyor üstümüze ve sulta/boyalı yüzler mahsustan susuyor

En edepsiz şakayı patlatmak için pantolonumu indiriyorum
Denize direniyorum isimlere ve ta kendisine dünyanın/gülen yok
Somurttukça hafifliyor sırtımın yüzsüz yükü/ yürüyorum
Vay be diyorum tatlım bütün bu cilalı yalnızlık bize nasip
Kalifiye bir çığlık çözüme müsait ve tüm yankılara bedel
Aldanma ne bu kâbus sana ait ne sensin uyuklayan
İşte bu tatlım, sıyırıp soymak hayatı tafrasından/ölmek delice sonra

 

Yorum bırakın