İçimde Ölenleri Nereye Gömsem?

Yaşamak yalnızlıktır.
Ölüm yolculuğuna çıkmaktır sessiz sedasız.
Ardında ne ağlayanın olur ne yas tutanın.
Ölüm bile sıradanlaştı artık bu hız çağında.
Sağanak yağmur gibi gelip geçiyor.
Yüreğine dokunamıyor insanların…

Yaşamak ölüm kadar soğuk!
Havaya, suya ve toprağa düşen cemre
Neden insanların gönlüne düşmüyor?
Sevgiler yeşermiyor?..
Vladimir Mayakovski: “sevmek kolay değildir” demiş.
Sevmek, elbette kolay değildir.
Çünkü sevmek çaba ister, emek ister, özveri ister…
Öğrenilmeyi bekler.
Çünkü doğuştan gelen, sadece sevme istidadıdır.
İşlenmediği zaman çorak bir toprağa dönüşebilir kalpler!..

Hazan mevsimindeyim.
Ben yalnız, akşam kimsesiz…
Büyüyor içimdeki kasvet.
Amip gibi çoğalıyor dertlerim!..

“Ah güzel Ahmet abim benim”*
Bu mevsimde, bu yaşta
İnsana daha çok koyuyor gurbet…
Geceleri, yıldızların gizli gizli ağladığını görürüm.
Sergei Yesenin, Vladimir Mayakovski, Virginia Woolf,
Cesare Pavese, Stefan Zweig, Yukio Mishima, Primo Levi,
Walter Benjamin, Sylvia Plath, Attila József gibi intihar eden yazın erlerine
En çok da Kaan İnce’ye, İlhami Çiçek’e ve Nilgün Marmara’ya…

Bilemedim
Ya içimde ölenleri nereye gömsem?..

 

*Edip Cansever

 

 

 

 

Yorum bırakın