Banksy’i ben, “Balonlu Kız” faciasıyla tanıdım. Belki sizin burada ilk defa duyacağınız veya sizin de aşina olduğunuz o gündem ile…
Banksy, gizemli bir sanatçı. Kim olduğu bilinmiyor. Gizemini korumayı başarmış bir maskeli sanatçı kendisi. Bilmeyenler için kısaca değinmek gerekirse o bir sokak sanatçısı. Sanatını Bristol sokaklarında, duvarlara dökmeye başladı. Ünü ise Bristol sokaklarından dünyaya yayıldı.
Banksy, tarzı bakımından bana en yakın gelen sanatçılardan biri. Gerçi ona sanatçı demem ne kadar doğru bilemiyorum. O da benim gibi, bir şeyleri anlatmaya çalışıyor. Ben içimdekileri, o içindekileri… Yaptığı eserlerse sosyal ve politik olarak farklı anlamlar taşıyor, farklı anlamlarda yorumlanıyor. Bakmakla kalmayan, görmeyi de gerektiren eserlere imza atmış kendisi. Size Banksy hakkında bilgiler vermeyeceğim. Bu benim tarzım değil. Size Banksy hakkında düşüncelerimi söyleyeceğim. Onun, benim gözümde kim olduğunu anlatacağım.
Sevdiğim sanatçılardan biri olduğunu söylemiştim size. Çünkü eserleri derin anlamlar taşıyor. Grafiti çalışmaları, estetik açıdan da politik açıdan da insanı düşünmeye itiyor. Kendisinin gizemi de bu eserlerin cazibesini artırıyor. Kendisini Balonlu Kız faciasıyla tanıdığımı söylemiştim. Bu faciaya gelmeden önce Balonlu Kız eserini ilk gördüğümde, onu yorumladığım anlamından etkilendiğimi, telefonumun galerisini Balonlu Kız ile doldurduğumu anlatmak isterim.
Peki, nedir bu “Balonlu Kız” faciası? Bana kalırsa sanatçı, ortaya bir duruş koyarak adını daha da duyurmuştur. Facia kelimesi ise kötü bir anlam taşımamakta, olayın büyüklüğünü vurgulamaktadır. Bir dönem haberlerde sürekli karşılaştığımız “Balonlu Kız” faciası ise şudur: Kırmızı Balonlu Kız kendini imha etti. Evet, doğru duydunuz. Bir müzayedede 1 milyon sterline satıldıktan hemen sonra içinde bulunan kağıt imha makinesiyle kendini yok etti. Ancak adı değiştirildi ve bu haliyle satıldı. Müzayede sırasında eser parçalanırken insanların tek yapabildiği, eserin parçalanışını izlemek oldu. Bu anın videosunu Bansky, Instagram sayfasında Picasso’nun “Yok etme dürtüsü de yaratıcı bir dürtüdür.” alıntısıyla paylaştı. Bence çok güzel bir duruş ve çok güzel bir mesaj oldu bütün dünyaya.
Eserini yok etmek, herkesin göze alabileceği bir cesaret değildir. Bu durum Banksy’i tanımama ve ona saygı duymama sebep oldu. O dönem, bu haberi okuduktan sonra kendisi hakkında birkaç araştırma yaptım, videolar izledim ve eserlerini inceledim. Birbirinden şahane eserlere imza atan sanatçı, verdiği röportajlarda kendisini göstermemiş, kendisinden dergi için bir fotoğraf istenildiğinde ise bugün ikonikleşen, kafasında kese kağıdı olan fotoğrafını yollamıştır.
Beni en çok etkileyen eseri Kırmızı Balonlu Kız olduğu için üzerinde fazla durdum belki. Ancak diğer eserlerine de bir ufak değinelim: Kırmızı Balonlu Kız, Flower Chucker, Mona Lisa With A Smiley, Holiday Snaps ve Better Out Than In gibi çalışmaları ve çok daha fazlası… Aynı zamanda Exit Through The Gift Shop adında film çeken Bansky, 2010 Akademi Ödülleri’nde En İyi Belgesel dalında adaylık kazandı.
Kendisi “Grafiti bir şeyleri değiştirseydi illegal olurdu.” diyor. 2003’teki röportajında da kimliğini açıklamamasını sokak sanatının illegal olmasına bağlıyor. Kesinlikle bir çizgisi olan ve bir duruş sergileyen sanatçılara günümüzde çok ihtiyaç var. Yazımızın sonuna gelirken başta sorduğum soruyu, cevabını hiç öğrenmek istemeyerek yineliyorum: Kimsin Banksy?