Buraya ait olmayan bir ruhum, dünyaya sürülmüş bir beden içinde
Her gördüğüm azap, çiçeklerle süslenmiş yalancı gerçekler üzerine
Her saniyesi bilinçli bir umursamazlık, bilinçsiz bir karanlık
Pek birbiriyle bağlantısı yok yaşadıklarımın, yazdıklarımın ne yazık
Geceleri uyumak dışarıdan göründüğü gibi kolay değil
Herkes ister yanan ateşin karşısında tüy dolu bir yastık
Oysa delirmemek elde değil, sanki herkes kurulu bir saat ve her şey sanal
Nerede bu gerçeklik ve neresinde hayatın, en son ne zaman gerçektik
Bir bir geri çekildik, savaşların kaybedenleri olurdu hani
Biz hiç savaşmadık, savaşmayanlar olarak yenilgiyi bile hak etmedik
Hepimiz boynumuzdaki zincirlerle doğduk, saygısız sahiplerin efendi köleleri
Yaşadığımız her saniyeyi bir halka daha ekleyerek tükettik
Sırtımızdakiler hayat tecrübesi değil, sahiplerimizin kırbaç izleri
Hayatı tecrübe etmeyi hiç öğrenmedik, öğrenemeyiz de belki
Baş kaldıramazsın bu esarete, bu baş senin değil her halinden belli
Yürüdüğünde ardında bıraktığın ayak izleri, onlar bile senin değil, sahibinin sana bir emri
Sen kaçmak da istiyorsundur şimdi, hani kanın kaynıyordur
Başın diktir de senin şimdi, sen başını hiç kaldırdın mı ki?
Dağlara kaçıp saklanmak da istiyorsundur, romantik haklı hayallerin vardır
Onlar senin hayallerin değil, hangisini sen düşünüp düşünü kurdun ki?
Eminim sen de fırsatını bulduğunda birine kırbacını vurursun,
Eline bir fırsat geçmeye dursun, başının eğik olduğunu unutursun
Yeter ki fırsat geçsin eline, geçmiş vakti bir kenara savurursun
Sen asla birinin efendisi olmadın, sen sadece sahibinin kırbacı olursun.