Çocuk Neşesi

 Araba yolculuğunda radyoda çalan en sevdiğim şarkı, balkona serilen kilim, sabah herkesten erken  kalkıp izlenen çizgi film, akşam ezanına kadar bahçede koşturmak, köy evinde civcivlerin minik kafasını okşamak… Babaannem saçlarımı örerdi okuldan önce. Anneanneme ne zaman gitsem elinde küçük bayram çikolatalarından olurdu. Avcuma doldurur yolda yürürken çerez misali atardım ağzıma. Babam omzuna alırdı beni, her alışında inat ederdim “Ben artık büyüdüm, kilo aldım taşıyamazsın.” Her seferinde taşırdı beni. “Kaç yaşına gelirsen gel kaç kilo olursan ol, taşırım ben seni.” diyerek yanağımdan öperdi. Abim odama gelirdi, küçücük yatakta sıkış tepiş yatardık. Canımı sıkan ne varsa saatlerce içimi dökerdim. Problem neyse çözerdi. Çocukluğumun güvenli limanıydı adeta. Çeşit çeşit dergiler alırdım. Bir heyecanla okuyup posterlerini ayıklardım. Odamın her köşesinde sevdiğim şarkıcıların resmi vardı. Uzun bir süre defter tuttum. Resim yeteneğim olmamasına rağmen çizdim hep, uğraştım. Değişmedi. Hala resim çizmeyi pek beceremem. Ama ilkokuldan beri yazarım. Şiirler, akrostişler, kompozisyonlar… Hayatımda olan biten her şeye kendi penceremden bakar, bendeki yansımalarını aktarırdım sayfalara.

 Hep duygusal bir çocuktum. Mutluyken en tepede kuşlarlaydım, üzgünken dipsiz kuyunun dibindeydim. Uçlarda yaşıyordum, çocukken de aşırıydım.  Koşmak, zıplamak, çeşitli yaramazlıklar…  Kendimi bildim bileli yerimde duramam, hareketliyimdir. Arkadaşlarımla uğraşırdım en çok. Sıra arkadaşımı ağlatırdım, sınıftaki erkeklerle kavga ederdim, en yakın arkadaşımı kovalar dururdum teneffüslerde. 

 Eve dönerdim, annemi öperdim yanaklarından. Ben seviyorum diye pişirdiği dumanı üstünde yemeği yerdim.  Yemekten sonra toplardım arkadaşlarımı. Bisiklet sürerdim saatlerce. Oyunlar oynardık hep birlikte. Her gün kendi dünyamızı kurardık sıfırdan. Bildiklerimiz okulla kısıtlıydı, hayallerimize sınır çizmezdik. Tek kaygımız oyunlarımızdı. Kim fakir kim zengin bilmezdik. El değmemiş kalplerimiz vardı. Kavga ederdik, çabucak barışırdık. Kin tutacak yer yoktu güzelliklerle doluydu küçük kalplerimizde. Eve dönerdim. Dizlerim yara bere içinde yine. Annem kızardı bana. Oysa öyle mutluydum ki o küçücük dünyamda, ne aldığım yara ne kanayan dirseğim umrumda olurdu. 

 Şimdi hepsi hafızamda buğulu hatıralardan ibaret. Büyümeyi reddedip geçmişte yaşamaya devam ediyorum. Hiçbir şey yerli yerinde değil ama. Tanıdığım her yüz, aşina olduğum her kelime zamana yenilmiş gibi…

Yorum bırakın