Alyam’a
Bundan tam kırk asır sonra
Kalkacak ağaçtan bir ala karga
Gelip balkonunda kirazını yiyecek
Sana yine görücüler gelecek Alya
Sen yine soluk soluğa
Sen hep ince ve nazik
Kahveler hazırlayacaksın
Az sonraki kahvaltıya.
Bundan tam kırk asır sonra
Yine Olcalarda bir büyük şölen
Sen yine en güzel kadınlığınla
En son görücüne tatlı verirken
Benim Ulanbatur’da
Uçağa bindiğimi göreceksin
Ve üzüleceksin Alya
Sen de kendini benimle beraber
Denize bırakmak isteyeceksin.
Bundan tam kırk asır sonra
Sen de geleceksin Ulanbatur’a
Baban ölecek,
Ablan ölecek,
Kardeşlerin sonra…
Ama sen ölmeyeceksin.
Uzanıp sevişeceksin benim ruhumla
Argun nehri kıyısında.
Ahhh Alya
Kimseler bakmayacak sana
Baksalar da sen ilgilenmeyeceksin
Akşamları iç moğolistanda
Baş başa olacaksın bir tek ruhumla
Bir tek ruhumla öpüşeceksin
Ve yaslanacaksın göğsüme Alya
Yaralı geyik masalları dinleyeceksin
Kuzeye gideceksin Alya
Hep kuzeye gideceksin
Belki bir yakut köyünden geçeceksin
Kurumuş balık yiyeceksin sabah
Ve taze geyik sütü içeceksin
Buralarda kış,son sevdiğine benzer
Hem acı çekeceksin
Hem sarılıp öpeceksin.
Sen de geleceksin Ulanbatur’a
Bundan tam kırk asır sonra
Lena nehrinin her iki yanında
Benim delirdiğim sulardan içeceksin
Muhterem babanın aziz ruhuna
Toprak getireceksin avuçlarında
Ruhu huzur bulsun için
Mezarına serpeceksin.