Bir kış gecesi sokak lambası altında dans ederek inen karları seyretmek gibiydi seni sevmek.
Öyle sessiz ve öyle masum. Sen bir kar tanesi gibiydin sakince etrafta dans eden, ama o sessiz kar tanesinin amansız bir rüzgârın peşinden gideceğini tahmin etmemiştim.
O sinsi rüzgâr sokağıma gelmeden önce dizimde battaniyem, yılların yıprattığı kitabımın sayfalarının arasında sıcak bir bardak kahvem ile kaybolmuşken camıma çarparak ses çıkaran ufak kar tanesiyle tanıştım. Öyle güzel duruyordu ki camımda bir anda tanıdık bir yüzün gölgesi ile bana bakmaya başladığını fark ettim. O sendin evet, o bakışları nerede olsa tanırdım, küçük bir kar tanesinin üstüne binip gelmiş gibiydi gülüşün. İçin ısındı bir anda. Özlem ateşleri yanmaya başladığı zaman korktum, içimde yanan ateş ya bu kar tanesini ve gülüşünü eritirse diye uzaklaşmaya başladım camdan ağır adımlarla. Hala orada duruyor ve bana gülümsüyordu ve gülümsemesinde sen vardın. Sana zarar gelmesin diye uzaktan sevdim seni, uzaktan seyrettim gülümsemeni ben seni içimdeki yangından korurken bilemezdim ki hain bir fırtınanın her şeyi elimden alacağını ve senin de o kar tanesi içinde ardından koşarak gideceğini. Ürktüm, camımda duran o masun kar tanesine seslendim, arkasından gitmemesi için neredeyse yalvardım. Ama fısıldadığı tek bir cümle vardı. “Masum bir fırtına bana ne yapabilir ki, rahat bırak beni!” Oysaki sadece sevmiştim. Ama dilinden dökülen o iki cümle ile beni soğuk yangınların içinde eritip yok ettin.
Camdan aşağıya kayan ve sadece izi kalan o kar tanesi senin, benim ve ikimizin tüm gülümsemesini de o şiddetli rüzgâra teslim etti ve yok oldu. Şimdi sen o fırtınanın peşinde savrularak etrafta dolaşırken ben eriyen karların arasında yok oluyorum, tıpkı camıma çarpıp gülümseyen o minik kar tanesi gibi. Ey asi rüzgâr, kar gibi bembeyaz masum sevgilerin canlarını yakıp kanatma, bırak aksınlar minik kar taneleri gibi vardıkları camlardan ya da dans etsinler titrek sokak lambasının altında! Yere düştükleri zaman ezilmesin gülümsemeler ayaklar altında…
Mevsim kıştı, etraf bembeyaz bir örtü ile kaplıydı. Her gelen kar tanesinde yine senin gülümsemeni aradım, kırılmış olsam da senden bir iz aradım. Bu sefer yoktun o gülümsemelerin arasında, çünkü sen hala o amansız rüzgârın peşinde savruluyordun…
Harika duygular yaşattınız. Uzun zamandır böyle güzel bir hikaye okumadım.
I’m in awe of your writing style. It’s so eloquent and engaging.