Ben Judith

 Sakınmayı öğrendim en fazla, öğrettiler.

 Bir elma ambarında, yığılı elmaların ortasındaydım. Gün gün çürüyordu elmalar ve kimse aldırmıyordu. İlk göz alıcılıkları kayboluyordu yavaşça. Oysa ne baş döndürücüydü ilk halleri renkleri ve kokularıyla.

 Topladılar bahçeden özensizce. Yerlere düşenlere bakmadılar. Onlar öyle çoktu oysa.

 Her gün kaçtım bu ambara. İçimdeki sesi dinledim.  Daha değil çıkma ortaya, diyordu ses. Kalbinin attığını bilmesinler. Böylece rahat bırakırlardı beni bana.

 Ses devam etti konuşmaya:

 Bir ışık sızacak buraya, tam kalbinin hizasından, açılacaksın dünyaya.

 Yıkmazsan bu duvarı çürüyecek tüm elmalar. Bir inleyiş sızacak dünyaya. Toplayıp atacaklar yoksa elmaları çitlerin arkasındaki meydana.

 Babam çağırdı yanına usulca. Elinde renkli boncuklar vardı. Ellerimi uzatıp ne güzel boncuk bunlar dedim. Güldü babam kahkahayla, boncuk değil bunlar değerli taşlar, senin gibi ne kadar güzeller, istemez misin bunlar gibi çokça, dizilsin boynunda. Ah kızım, dedi. Ne işin var o ambarda! Bak zamanı geldi. Bir erkeğin yanında gururla dolaşmaya. Hem tüccar, sokmaz seni zora. Bunları yollamış sana, daha niceleri var sırada.

 Bir an için hayal ettim kendimi, kurumla gezerken yaşıtlarım arasında. Hayalimde fısıldaştılar, ne de talihli bir izdivaç.

 Bunları düşünürken babamın gözünde bir ışık, diyordu ki, ne de çabuk geldi tava.

 Başımı çevirdim hafifçe sola. Hayalimdeki çocuk sahneye çıkmış, başını kaldırıyordu gururla, ama niye yoktu hiç seyirci ve elinde bir teki kaybolmuş ayakkabıyla.

O çocuğa o ayakkabıyı vermeli, duvarı yıkmalı. Soluk aldırmalı o ambara.

 Kaldırdım başımı inatla.

 Bir tüccara karı olacağıma, çürür giderim ambarda. Biriktirir dururum kendimi, günü gelince açılırım dünyaya.

 Koştum gittim ambara, bağırdılar arkamdan:

 Gidiyor aklı hızla. Kahkahayla güldüler, ne de budala, güzel ama biraz eksik tahta, varır elbet bir gün düz ovaya.

 Elime çekici alıp, içeriden hızla başladım vurmaya, tam kalbimin hizasından, ne kadar uğraştım bilmem. Darbelerle yıkıldı duvar. Işıkla doldu ambar. Yığılan elmalar  saçıldılar bayıra. Hızla yuvarlanırlarken elmalar, bağırdım:

 Ben de varım bu dünyada.

                     

                      

Yorum bırakın