Gezinenler

 Kayboldu. Yürüyüşüne başlayalı çok uzun zaman olmamasına rağmen başladığı noktayı seçemediği anda kendini bıraktı. Heyecanını, tutkusunu, yolculuğuna dair tasarladığı her şeyi bir anda unutuverdi. Durdu. Gezinen 1821.

 Diğerlerini takip ederek geldiği noktalarda, kendi yolunu çizme fırsatı her eline geçtiği anda tekrar başka Gezinenler’i bekledi. Başlangıçta kendine sıkıca tembihlese de yürüyüşün tekil, öznel, bağımsız olması ona anlamlı gelmiyordu. Ayaklarının ağrıdığı ilk an ile şimdiki ağrıları arasındaki farkları düşünüyor, ağrılarını derecelendiriyordu. Onlara karşı duyarsızlaştığını, zaman zaman ise diğer Gezinenler’den duyduğu “güç”, “tecrübe” gibi kavramların altında eridiklerini düşünüyordu. Kendine ait düşünceleri yürüyüşüne engel olacak, onu durduracak diye çok korkuyordu. Bazen sadece yürüyor, yol kat ediyor, yolun etrafında olanları görmezden geliyordu.

 Hakikati aramak önceliğini yürüyüşün merkezine alan Gezinenler, yollarını bazı duraklarda birleştiriyor, yolun ve yürüyüşün kendileri için ne ifade etmesi gerektiğini tartışıyorlardı.

 Gezinen 1828: Diğerlerinden önde olmak ile ilgili bir fikir birliğine varıldı mı?

 Gezinen 1821: Fikir birlikleri beni ilgilendirmiyor. Yolculuğum ile ilgili tasavvur tamamen bende. Tam olarak hatırlamasam da benim yolculuğum yalnız tasarlandı. Fakat bu tasarım, bazen ayaklarımı kilitliyor. Zihnim derin bir boşluğa düşüyor. Yolculuğumu ilerletemiyorum.

 Gezinen 1828: Senin yürüyüşünün en başından beri içsel bir sınama olduğu belliydi. İzlediğin yolu anladım. Ama bu yollar bir araya geldiğinde birlikte neye dönüşebileceğimizi hiç düşündün mü?

 Gezinen 1821, içinde yaşadığı tüm çelişkileri başka bir Gezinen’in ağzından duyduğunda beyninde oluşan ve onu rahat bırakmayan sorularla başa çıkamıyordu. Daha hızlı yürüyerek etrafındakileri ardında bırakıyor, bambaşka yollara sapıyordu. Sonunu göremediği karanlık, dar yolları seçiyor ve arkasından kimsenin gelmediğinden emin olmak istiyordu.

 Yoruldu. Yürüyüşüne başlayalı çok uzun zaman olmuştu. Durdu. Dinlenmek istedi. Karanlığın en karanlığına daldı, kendini gizledi. Biraz zihnini dinlendirdi. Ağrılarını unutmak istedi.

 Kısa bir süre sonra, onu fark etmeyen Gezinenler çok yakınında, seslerini duyabileceği bir yerde durdular ve hararetli, derin bir tartışmanın içine daldılar.

 Gezinen 1860: Sadece yürüyoruz. Bu, basit, anlamsız bir yolculuktan ibaret; başka bir şey değil. Bunu abartmanın, göklere çıkarmanın hiçbir anlamı yok. Oluşturdukları beraberliği yüceltiyor, altı dolu olmayan bir kibirle kendilerine katılmamızı istiyorlar. İçlerinden bazılarının, onlara katılmazsak ileride yolculuklarında engel teşkil edebileceğimizi düşündüklerini duydum. Bu yolculuklarını öyle kutsallaştırdılar ki yolumuzu kesip bizi yok etmek gibi bir görevleri olabileceğini bile konuştular.

 Gezinen 1867: Bunun adını koyabilirsek, bu durum gerçekleşirse, var olmak gibi bir endişemizin olduğuna karar verirsek karşı koymamız gerekir. Ya da müzakere etmemiz. Duraksamamızı biraz uzun tutalım.

 Gezinen 1844: Bunların hiçbirine değmez. Sadece devam edelim. Çoğunuz, nasıl başladığını, hangi amaca hizmet ettiğini hatırlamıyor bile. Bir şeyleri anlamlandırmanın, bir sonuca varacağımızı hayal etmenin anlamı yok.

 Gezinen 1821, konuşulanları dinledi. Kendisinde karşılığını bazen buldu, bazen bulamadı. Yola devam etmeye karar verdi. Karşılaştığı her Gezinen, yoluna çıkan tüm Gezinenler, yolculuğunda onu daha fazla yalnızlaştırdı. Ağrıları tüm vücudunu sardı. Bazen nefes almakta zorlanıyor, üşüyor, terliyor; vücudunda yaşayabileceği her şeyi sürekli sırayla deneyimliyordu.

 Vazgeçti. Arkadan gelen bir kalabalık belirdi. Yükselen seslerin onu işaret ettiklerini, ona doğru hızlıca yaklaştıklarını gördü. Bu yolculuğa kendi başına devam edemeyeceğini anladı. Teslim olmakla kendi yolunu çizmek arasında kaldı. Durdu. Bekledi. İçlerine karıştı…

 

 

Yorum bırakın