Bir merdiven dayamıştı dik bir duvara. Onu görenler “Aklını kaçırmış olmalı,” diyorlardı arkasından. Belki de delirmişti.Çoğu kişinin yapmadığını yapmaya çalışmak, deliliğin asıl tanımı olabilirdi.
Merdiven kaç basamaklıydı bunu kestirmeye çalışıyordu, beceremiyordu. Kendini zaman zaman bir duvara değil de göğetırmanır gibi hissediyordu. Bir el atanım olsa ya da arkadan destekleyenim…
Sonunda en yakınına açıldı; “Ben!” dedi. “Bu işi yapabilirim. Kendime inanıyorum, biraz destek ver bana yeterli.Göreceksin, merdiveni tırmanmakla kalmayacağım, en tepeye ulaşacağım.” Güldü karşısındaki, “Şimdi ne gerek varbuna? Otur, oturduğun yere, kendine macera arama,” dedi. Kırıldı kadın, birkaç adım geri çekildi. Sustu önce amainanmıştı ya bir kere, silkeledi kendini. Birkaç küçük adım attı önce, sonra koştu koştu ve sıçradı. Artık merdivenin ilkbasamağındaydı.
Herkes bir yandan geldi etrafına. Kimi ceketinden tuttu kimi pantolonunun paçasından. Onlar asıldıkça kadın daha çokyapıştı merdivene, kadın yapıştıkça onlar asıldı. Bütün o kargaşanın arasında güç bela bir adım daha attı, sürünerek deolsa üçüncü bir adım daha attı. Şimdi çoğu geride kalmıştı. Üstü başı hırpalanmış olsa da bir parça olsun güvendehissediyordu. Dördüncü basamağa doğru ayağını kaldırırken, kuvvetli bir sarsıntı hissetti. Ona zarar vermek isteyenler,şimdi merdiveni parçalamaya çalışıyordu. Hızlıca çıkmaya başladı; dört, beş, altı, yedi…
Son üç basamak kaldığında bir elin uzandığını gördü. Can havliyle sarıldı. “Ne iyi oldu yardıma geldiğin, takatimkalmamıştı artık,” dedi. Gülümsedi karşısındaki, “Korkma, çık yukarı,” dedi. Güvendi kadın, denileni yaptı, hiçsorgulamadan. İlk defa biri ona yardım ediyordu, şaşkındı. Yukarı çıkmak şimdi daha kolaydı, tepeye ulaşmaya birbasamak kalmıştı. Başarmıştı, bütün engellere rağmen. Ayağını kaldırdı, yukarı çıkmak için hamle yaptığı sırada, elinsahibi onu geriye doğru itti. Çığlık atarken, tutunabildiği ilk yere tutundu. Canı yandı, tutunduğu yerde kıymıklar vardı.“Tek dostum varmış, o da benmişim,” dedi. Bileyicide bilenmiş bir bıçak gibi hissediyordu kendini.
Ayakları, elleri kanayarak kalan basamağı da çıktı. Hırpalanmış kıyafetleri, yaralanmış vücudu, yorgun ruhuyla artık otepedeydi. Gözünü, karşı tarafa dayanmış merdivene dikti, gülümsedi.