Bulanık mı gözlerin biraz?
Bakayım hele kaldır başını
Çamurunla, toprağınla sevebilecek miyim bir bakayım
Üstünü örtebilir miyim gece yaralarının
Merhemlerin merhametine sığınarak
Her sus’una bir pusu mu kuracak yoksa zihnim
Bilirim kalbin kesinlik ister
Gözlerin her şeyi görmek
Yüreğin her şeyi bilmek
Öylece de rahata ermek
Ben de çok şey istiyorum ah!
Kendine katlanamadığını görmek
Sevindirirdi beni mesela
Kendimi gösterdiği için hoşuma giderdi.
Oh be derdim
Kafam patlıyor!
Hiç çekecek gibi değilim bugün beni
Kaç ton insanın parçası saplanmış üstüme
Bayramlık giymiş gibi geziyor ve gezdiriyorum hepsini
Elimde, cebimde, tırnak içlerimde
Oh be derdim sevgilim
Anlaşılmak için anlatmadım o hikâyeyi
Anlaşılmamak da umurumda değil
Kafam patlıyor!
Ve dinlemiyorum seni, sen anlatırken
Bu yüzden kardeş seninle ruhumuz
Kulaklarını tıkayıp, birbirine aşkını horlayan
Vurgun kardeşleriz biz af edersin…
Biraz Âdem, biraz Meryem,
Biraz Hayyam biraz üzüm
Buradaki son Eylül’de gözüm.
Söz bozumu yakındır
Salkım salkım düşerler tabağa
Sen de öyle misin sevgilim?
Senin güzün de hüzünsüz mü bu sefer?
Çık bakalım şu sandalyeye şimdi
Daha güzel görünür buradan kulaksızın mavisi yeşili…
Hoş gelsin sarının en sevdalısı…
Gülibrişimlerin gidişine kaldıralım kadehleri haydi!
Saygıyla solmalarına ve reveranslarına içelim…
Ve ilk yağmuru en dürüst olanımız döksün gözlerinden…
Nehir Yılmaz
7/9/22