bulunma hali

çok uzakta, nerede
sırtımı verdim bir başka uzağa
niye?
boşluğunda salınan ayaklarıma su uzat
tuz, balık, kâğıt gemiler
sait faik öyküleri neden olmasın
şu aklıma bazen çok gülüyorum
oturup öğütler veriyorum
yatırıp dizlerime ağıtlar
niye?
semaver’i al eline
ipek mendilli kısmı oku
kalbimi bulmaya ihtiyacım var

bu sabah yatağımda kan gördüm
uzun uzun izledim
beni kim vurdu dedim kendime
parmaklarımı sıktım
baktım elim tutuyor hâlâ
üzüldüm
beni kimse öldüremiyor
niye?

biliyorum, hiç düşmedim pencerene
nazarına denk gelmedim
gelsem ölürdüm biliyorum
çok seversin sen beni
görsen sevincinden kör olurdun

azıcık sevince kendimi
mahvoluyor ağzım
niye?
kusuyorum sınırlarına
bunu bir eylemsizlik farz et
mahvoluyor ağzım
niye?

bütün parmaklarımı tek tek sıktım ve
seni aldım etime dövdüm
gerindim. gerindim. gerindim.
bir dut göğsümde patladı zamansız
sesin epey derinden geliyor,
sesin derimden
verilecek hesabımız var seninle
bu dut hangimiz için, nasıl, niye?

Yorum bırakın