Büyülü Gerçekçilik

sky, sea, books, birds – Rob Gonsalves
Büyülü Gerçekçilik – Magic Realism

 Hayal kurmak, zaman ve mekânın ötesine geçmektir. İçinde bulunduğunuz her yere, her ortama kendi şeklinizi verebilmektir. Bir yerde okumuştum bu cümleyi: “Hayal kurmak; bir gemiyi bir şişeye sığdırabilmektir.”

 Post modern dünyanın merkezi olan Latin Amerika’da, 20. yüzyılda doğmuş “ Büyülü Gerçekçilik – Magic Realism” akımından hepinize merhaba…
 Etkisini yitirmeye başlamış Romantizmin düş ile gerçek arasındaki belirsiz çizgisi, Büyülü Gerçekçilikte sınırları yıkmaya başlamıştır. Sadece resim sanatı değil, aynı zamanda bir edebiyat akımıdır. O nedenle yansımalarını farklı sanat faaliyetlerinde görebilirsiniz.

 Ne ilginçtir ki iki zıt anlamı aynı anda barındırır: Büyülü ve Gerçek!
 Resimlerindeki gölgelerin kullanımıyla hislerini büyülü bir şekilde aktaran Rob Gonsalves, bu akımda beni en çok etkileyen, izlemelere doyamadığım bir sanatçıdır. Yarattığı illüzyonlarla zihninizde hayal-gerçek ikilemi yaşatıyor. Dikkatli baktığınız her resimde ya önce bir hayal ürününü ya da gerçek olan görüntüyü fark ediyorsunuz. Tamamen sizin dikkatinize kalmış.

 Büyülü Gerçekçilik, gerçeğin şüpheli olduğu, ne olduğu belirsiz şeyin, kendiliğinden olacakmış gibi karşımıza çıkmasıdır. Ama büyü, peri, masal deyince aklınıza gerçekten uzak bir kurgu gelmesin. Çünkü aslında gerçekle oldukça ilişkilidir. Tabii gerçeğe nasıl baktığınıza bağlı.

 Rob Gonsalves’in bu tabloyu resmederken zihninden geçenleri düşünürüm. Uzaklaşan hayallerini mi izliyor yoksa yazdığı sayfaların onun gerçek dünyasından süzülerek gidişine mi tanık oluyor? Belki de sadece rüzgara karşı uçuşan perdeleri izliyordur. Bende çağrışansa duygularını nasıl özgürleştirdiğine dair anlattığı hikaye! Yani daha gerçekçi…

 Geçenlerde yazarlık üzerine aldığım bir ders sırasında tam da bu konuyu konuşuyorduk. Birbirinden farklı, bakış açıları cesur ve ifadeleri güçlü şahane katılımcılardan oluşan bir masada toplanmış, gerçek nedir sorusuna yanıt aradık. Herkes için gerçek tanımı öylesine farklıydı ki… Bana göre elle tutulan, gözle görülen, hissedilen her şey gerçekti. Sonra biraz üzerine düşündüm. Sanırım ben hayatım boyunca gerçeğe fazlaca kapılıp hayal kurmayı bırakanlardanım. İşte size bir itiraf!

 Hayal kurmayı neden bırakırız? Oysa hayal kurmak yaratıcılığımızı da geliştiren, son derece sağlıklı bir aktivitedir. Küçük bir çocukken günlük hayattan kopmadan istediğiniz şekilde, istediğiniz kadar hayal kurabilirsiniz. Peki yetişkinlikte ne oluyor, hayal kurmaya devam ediyoruz elbette ama daha kontrollü ve planlı… “Aman ya öyle hayal mi kurulur!” dediğinizi duyar gibiyim. Bana göre de hayal kurmak özgür iradedir. Ne zaman nerde ne şekilde ne hakkında hayal kuracağınıza, neye inanıp inanmayacağınıza siz karar verebilirsiniz. Bazen gerçek üstü sandığımız o büyülü hayallerin -belki de gerçeklerin- en güzel yanı sadece ve sadece size ait olabilmesidir.

 

 

Yorum bırakın