Akıldan Kalbe

 Aklımla kalbim çok iyi anlaşır benim. Aralarından su sızmaz. Aklımın fikirlerine kalbim büyük ehemmiyet verir. Kalbimin sesini aklım can kulağı ile dinler. Hiç sesini kısmaz. Gürültüsüne çıt demez. Oklava vurmaz kapısına. Şikayet etmez. Birbirlerinin tabağını asla boş göndermezler. O kadar iyi komşular. Su sızmaz. Beraber yeşillenir beraber solarlar. Kalbim kırılırsa aklım onarır. Aklımın ucuna gelen saçmalıkları kalbim kapıda karşılar, misafir eder. Bir güzel ağırlar. Kalbime doğanları aklım ayıklar. Temizler. Pespembe yapar. Kalbime hediye eder. Beraber oynar beraber gülerler. İyi günde kötü günde hep birliktedirler. Düğünde cenazede sırt sırta omuz omuza… Ritimleri aynıdır. Halay çekerler mesela. Biri sağa biri sola, aslaa… Kalp nereye akıl oraya.

 Ta ki aklımın başı yerine gelinceye kadar! Yok dedi aklım, olmuyor. Olmayacak! Günlerce düşündü. İkisine de iyi gelecek bir karar vermeliydi. Bu sonu gelmez hikâye en azından aklım için bitmişti. Kalbim bildiği yolda gidebilirdi ama aklım artık ona eşlik etmeyecekti. Oturdu ve bir mektup yazdı kalbime. Artık bu gereksiz muhabbet son bulmalıydı. Fazla muhabbetin getirdiği tez ayrılıklardandı onlarınki. Kalbim aklıma zarar veriyordu. Bu zararın telafisi mümkün değildi ve çaresi yoktu. Kalbimin işe yaramasa da bir aklı vardı ama aklımın bir kalbi yoktu. Ve yazdığı mektupta şöyle diyordu aklım:

 Sevgili Kalp!

 Mektubuma başlamadan önce seni üzdüğüm ve kırdığım için çok özür dilerim. Birlikte nice güzel, pudralı, güneşli, çiçekli, çilekli ve pamuklu günlerin yanı sıra bir çok kırgın, yağmurlu, bulutlu, acılı, ekşili, soğuk, sert günler geçirdik. İyi niyetliydik aslında, kötülük ikimiz içinde anlamını bilmediğimiz kelimelerdi. Niyetimiz belliydi: mutlu olmak! Bu süreçte bir suçlu aramak çok mantıksız. Aramıyorum da zaten. Sana bu satırları yazıyorum çünkü ben artık yokum. Üzgünüm! Hala ne kadar sızladığını, bazen gereğinden fazla çarptığını bazen de aşırı derecede yorulduğunu biliyorum. Benim senin için yapacağım bir şey yok artık. Bunu dile getirirken kendimi hiç iyi hissetmiyorum, yanlış anlama. Bu kadar açık konuşmamın sebebi benimle ilgili umudunu kesmeni istememdir. Her zaman yanındayım diyemiyorum artık. Farkındayım içindekiler kursağamızda. Boğazımız boğum boğum. Her şeyimiz yarım, bölük pörçük! Tek kabahatli biz değiliz aslında! Kulakta sürekli olarak tekrar eden bir ses, dilde modası hiç geçmeyen bir şarkı, gözün önünden gitmeyen bir fotoğraf, titreyen parmaklar ve hiç susmayan ben, bütün bunlara çarpan sen!

 Hiçbir şey istediğimiz gibi olmadı. Bunun farkına varmak artık baharda vişne ağacının açmayacağını, kuşların uçmayacağını ve ıhlamurların kokmayacağını hissetmek kadar hüzünlü. Biliyor musun, seninle bundan sonra köşe başlarında karşılaşmayacağız. Heyecanın mantığımı manipüle edemeyecek. Sesini duymak için aramayacağım. Kulak vermeyeceğim umut dolu fikirlerine. Hala ışıldayan gözlerin benim için bir şey ifade etmiyor. Bu saatten sonra her sabah pazartesi benim için. Her gece pazar… Sabahın dörtleri şahidimiz değil. Hayallerimiz çöp. Geleceğimiz boğuldu. Dibi gördü düşlerimiz. Bitti, ben gidiyorum.

 Duvar dile gelseydi, senin için güzel şeyler olabilirdi. Beton dökülmüş yüreğe serptiğin suların dili olsaydı keşke belki çiçekler açardı değdiğin her köşede. Olmuyordu işte! Ne yaparsan yap olmuyordu! Ama senin için olması lazımdı. Her şey yolunda gitseydi aldığın her nefes içine sinerdi. Bunu benden daha iyi kimse anlayamaz. Seni çok iyi tanıyorum. Senin yokluğu var etmek istemen, boşluğa seslenmen, köre renk beğendirmen, yıldızları sayman, güneşi sulaman, gökyüzünü kucaklaman… Ah ahhh! Sen çınarın gülümsemesini, taşın merhametini diledin. Ateşten su istedin. Bunlar benim başa çıkabileceğim şeyler değil.

 Senin içinde büyüttüğün o kocaman gönül benim hala en yakın arkadaşım. Eğer sarılmak isterse ben hep buradayım. Kaç yerinden kırıldın bunu saymak istemiyorum. Aklı olanın yüreği de vardır, dedin ve yanıldın. Her ritimli kalp melodili değilmiş demek ki! Gerçek sevginin her zaman kazanmadığını senin deneyimlemen büyük şanssızlık.

 Sana bundan sonra kimsenin yardım etmeyeceğini biliyorum. Elimden gelmeyecekler için sözler vermiyorum. Zaman döndü. Günün farklı saatleri olduğunun farkına vardığında umarım geç olmaz. Ben saatime başka alarmlar kuruyorum. Geçirdiğimiz her dakika için teşekkür ediyorum. Kendine iyi bak!

 Haa bir de yanlış anlama ama şunu da unutma:

 “Yalnız olmak yanlış bir kalpte olmaktan iyidir.”

Yorum bırakın