Halkalanan Kan Sesleri

Güz düşleri, saman yolunun opal nesnesi-sıcak bir ekmeğin içinde unuttum gerçeklerimi(gecenin bildiriminde hattat gözlerim)

Paskalyasında haçımın-Peygamber uylukları-bir tanrı söküyor eceden kitabelerimi-Göktengri ayaklarımı bir valize sıkıştırdı-heykelimi dikiyor Giovanni

Koparılan bir dalım baharda-üzgün annelerin saç telleri- oğullarını kurban veren kahramanın fallik korkusu ve kundakta nefes yerine kan sallayan ölümün göz yaşı dünya

(Bu yüzdendir tüm kamplarda çocukların can çekişi ve bir filmde gördüğüm piyanistin arınışı beynindeki saf tortuda)

Oksijen diye yedirilen cenin /yüzünde-yüzümüzde beliren iz-odaya hapsedilen şairin(duvarlarla konuşsun ,sonra kaybetsin zihnini kör bir kuyuda denerek)hiçbir canlının şişe içinde (ki enfeksiyon kalıntısında büyüyen mekanik civa)saklanmasını görmemek adına

Masalların sonunu bilmeyen-anlamak istemeyen-pelerinini arayan masum kızı sevmemiş ve kırmızı elmayı hunharca tüketmiş-sadece cehennem için sunulan-kederden öteye gidemeyen –sadomazoşist bir hayalin bıçağı evrenin tarihi- hiçbir okyanusun kıyısına düşmeyen”modern!”kıta

Neyin neyle/kimin(hangi ırk?)-(hangi sır)kapanan gözlerin ardında ruhani bire sicimle bağlı camlı sokakta kendi bedeninde başkasını bulan insanları/kulaklarında kalpleri ve ellerinde kafalarıyla toprağa ilk temas anı(çivi parçaları ve monografik kalıtım)

Üçüncü veya dördüncü boyutta/ olanın olmadığını /aslen hiçlik olan insanın hegomanyası(kitaplarda yazan akımın yön değiştirdiği amper sıvısı)

-Sen! dedi Sen! yaşlı bilge,önce gözlerini kapayacaksın ve açtığında döneceksin çemberin ortasında/aynanın içinde kırpılan parçalarını arayacaksın/zaman hayali bir yanılgı

İçinden geçen dev meteor yıkacak kentlerini ve milyonların küle döndüğü meydanda çırpınacaksın!

(Tekrarlayan tarih/tekrarlayan anestezi! Oysa hiç uyutulmayan “o” suskunun şarkısını çaldınız!)

Uyandı bilge bir suyun kenarında ve gördü çılgın bakışlarıyla “Temizlenmeyecek!” su , rüzgarın uyluklarında dalgalanan kan seslerinde…

Kaldır başını, bak gökyüzüne, yağıyor düğmeler hala kol ceplerine…!

 

Yorum bırakın