İnsafsızlık İnindeyim

Ölümün yatağındaki soluğum olduğunu bilmiyordum.

Her gün onun gözlerinde eriyordum.

Güven sarmalına öyle sıkı sarılmışım ki,

Körlüğümden istifade edip ihanetiyle inanmışlığımı çalmış.

Halbuki hayatımdaki izi bu kadar hoyrat olmamalıydı.

Korkunun alevinde yanan vücuduma karşı hep savunmasızdı,

Affedileceğine o kadar inanmıştı ki.

Cüretkarlığıyla sersemletti doğrularımı,

Şüphe korunda öyle iyi saklanmıştı ki.

Evrenimdeki herkesten itinayla kuşkulandım.

Halbuki güç delisinin inime kadar gireceğinden haberdarsızdım.

Gücünün eşsizliğinden sandın göz kamaşmamı,

Saflığımdı gözlerimi kör eden.

Güvenli kollarındı zehir süren.

Seçimlerimdi sana getiren,

Kuyunun dibinde korkudan tir tir titreyeceğim sandın.

Seçimlerimin çaresizliğine hapsettin beni,

Suskunlardan biri olurum sandın.

Hayatını çalmamın verdiği şaşkınlıkla,

O kuyuya atılırken seninle olan hesaplaşmam geçti gözümün önünden.

Aklayamadığım senin kayboluşunu izlemenin şerefiyle yükseldim göklere.

Ne gücün bir anlamı vardı ne de hokkabazın.

Sihir içimizde yaşadığımız seçimlerimizde saklıydı.

Yorum bırakın