O gün orada ne aradığımı bilmiyordum, zaten genelde aradığım şeyleri bilmem. Belki söylerken utanmalıyım bunu, ama yeterince yandıktan sonra utanma duygunuz da yanıyor. Taze dallı heveslerden de tüm onurlu duygulardan da geriye dumanı kalıyor. Sizi sarmaya görsün, bildiklerinizi de unutturan küstah bir duman. Yanmazdan önce altın bir bilezik gibi seve seve takındığınız, sonra ateşten halka üstelik seve seve o hep ayrı. Ama duman işte, bildiğiniz…
Uzattım. Zaten genelde uzatırım, yolu bulamadığım zamanlarda hele. “Yol aramakla bulunmaz, sen git!” derim. Nasılsa bir vefalı müzik duyarsın peşin sıra, bir yankı gibi izindedir…
“Al, bas bunu yangınına, sönmese de hafifler be!” der o. Ben giderim.
O gün de gittim. O gün oraya niye gittiğimi bilmiyordum. Evet, bildiniz, genelde bilmem bunu da. Sadece giderim. Gitmekle de meşhurumdur, yanmakla olduğum kadar.
Gittim, gördüm ve döndüm.
Artık sönmeyeceğimi biliyorum.