Gerçeküstücülük: Nasıl Görmek İsterseniz


İnsanın kendine karşı tamamen dürüst olması iyi bir egzersizdir. – S.Freud

Swans Reflecting Elephants – Filleri Yansıtan Kuğular
Salvador Dali – 1937
Sürrealizm – Gerçeküstücülük

 

 Hayata meydan okuyan ve içinde birden çok anlam barındıran akımların başında Sürrealizm geliyor. Nam-ı diğer “Gerçeküstücülük”. Böyle deyince sanki gerçekten çok uzak gibi anlaşılsa da bu akımın söylemeye çalıştığı, sanılanın aksine gerçeğin insandaki yansımasıdır. Bilinç altından gelen, saklamaya çalıştığımız gerçek dünyamız… Hasır altı ettiğimiz duygular, mizaha ya da alaya vurduğumuz kimi zaman sarkastik düşüncelerimiz… İnsanın kendi kendisini irdeleyip çözümlemesinde sanatın yol göstericiliği tartışmasız önemli bir etkendir. Ve bununla birlikte gerçeküstücülük akımında bu çabayı destekleyen çok sayıda sanatçıyı görmeye başlarız. Bunların en başında akımın babası Salvador Dali -ki kendisine ayrıca hayranım- geliyor. 
Birkaç yıl önce Paris’te bir sanat merkezi olan L’Atelier des Lumieres’de, dahi ressam Dali ve bir diğer çılgın sürrealist mimar Gaudi’nin eserlerini farklı bir konseptte izleme ve hatta uzun uzun gözlemleme şansım olmuştu. Yaklaşık üç saatlik, tadı damağımda kalan bu deneyim sonrası büyülenmiş gibiydim.

 Zihni zorlayan bu sanatçıların renkli dünyalarında kaybolurken aslında birçok duygudan duyguya geçtiğimi de fark ettim. Söylemek istediklerinizi farklı yansıttığınız ve hatta içinizde tutmaya çalıştığınız, bastırdığınız anları düşünün. Ben bazen içimdeki “aslında bunu demek istemiyordum, böyle davranmak istemesem de böyle yaptım”, seslerini duyuyorum. Ta derinlerden gelen seslere kulak verin derim.

 Bastırmak, içindekini farklı ifade etmek hepimizin günlük hayatında duyduğu bir kavramdır ve psikanaliz kuramının temelini oluşturur. Sürrealizm – gerçeküstücülük akımına ilham veren Psikanalizm’in kurucusu Sigmund Freud’e göre insanların bilinçdışına ittiği, diğer bir deyişle bastırdığı, pek çok şey vardır ve bu mekanizma kişiyi koruyan bir savunma sistemi gibi işler. Her insanın arzuları, düşünceleri vardır ve bunlardan bazılarını, başkalarının yanında bastırmak zorunda hissedebilirsiniz.

  Filleri Yansıtan Kuğular yapıtı bu duyguyu veren en çarpıcı örneklerden biri. Resimdeki filleri görüyor musunuz? Peki kuğuları? Hangisi bu resmin gerçek kahramanı? İyi de filleri yansıtan diyor adı üstünde dediğinizi duyar gibiyim. Hayatınızın daha sıkıntılı bir anındaysanız filleri görüp etkilenmeniz olası. Eğer keyifli bir dönemden geçiyorsanız kuğulara odaklanmanız, suyun yansımasında kendi güzelliklerini izlediklerini görmeniz, beyaz kumlar üzerinde karaya çekilmiş bu küçük teknede ben de olsaydım demeniz de olası. Öyle çok detay var ki bu resimde, sadece kuğu fil yansıması değil; dikkatli baktığınızda Dali’nin gerçeğe nasıl sırtını döndüğünü de yakalayabilirsiniz. Sanki hayatta yüzleşip de kaçmaya çalıştıklarımızı anlatır gibi…

 Kendi sıkıntısını, kederini saklamaya çalışan, bastıran, bazen halının altına süpüren ya da bazen hiç yokmuş gibi davranan insan varlığı, kendi gerçeğine sırtını dönmek yerine onu görüp kabul edip bu bilgiyle ne yapacağına karar verse daha kolay olmaz mı? İyi veya kötü ne varsa olduğu haliyle gerçeklerini kabul etmek, gerçekleri nasıl görmek istediğine karar vermek ve yaşamın hangi yönde ilerleyeceği konusunda seçimler yapmak insanın kendisine yapacağı en büyük iyiliktir. Ve aslolan gerçeklerimizi saklamadan nasıl yaşayıp yansıttığımızdır..

Yorum bırakın