“Günaydın, bugün nasılsın?” dedi. Her sabah aynı kişiyi görmeme rağmen bir kere bile ismini sormadım, sadece “İyiyim.” demekle yetindim.
– Ben çıkıyorum istediğin bir şey var mı?
– Dur, şu kağıdı al öyle git.
Aldı kağıdı gitti dışarı. Elinde bir sürü poşet ile geldi. Koydu masaya poşetleri:
– Ne yapacağız bunları?
– Yapacağız bir şeyler.
Yan taraftaki kovayı aldım bütün poşetleri içine doldurdum. Alelacele yatak odasına koştu. Yatağın altından beyaz bir toz çıkardı:
– Tadına bir bak.
– Saçma sapan konuşma!
– İyi, ben bakarım tadına o zaman.
– Yapma, kıyma kendine! Bağımlısı olursun…
– Ver şunu! Ben bakarım tadına!
Hiç düşünmeden paketi komple ağzıma diktim. “Kandırdın beni, şeker değil bu!” Ardından lavaboya koştum, çıkardım bir şekilde. Ama vücuduma etki etmiş. Benim hemen doktora gitmem gerektiğini söyledi, belki iyileştirirler diye düşündük. Ardından sakince sohbet ede ede doktora doğru giderken yolda anime kızı gördük. Taş kağıt makas yapalım; kaybeden kızı alır, dedik.
TAŞ!
KAĞIT!
MAKAS!
Ben kazandım! Kıza doğru koştuk. Biz koştukca kız kaçtı. Sonra “Dur!” dedim. Herkes durdu. Kız yavaşça bana doğru geldi, kulağıma yaklaştı ve dedi ki:
“Seni seviyorum ama…”
O kadar heyecanlanmıştım ki ne dediğini hiç umursamadım. Kız elimi tuttu ve beni bilmediğim bir yere götürdü. Hiç görmediğim ve duymadığım ıssız bir yere. Bana kartondan yapılmış bir yer gösterdi. “Burası benim evim.” Duyunca şoke olmuştum. Bu kadar güzel bir kız nasıl oluyor da kartondan bir yerde yaşıyordu diye. Zifiri karanlık olduğundan dolayı burada kaldık. Hobilerimizden, yaptıklarımızdan, yapamadıklarımızdan konuştuk. Sonra yağmur bastırdı. Ardı arkası kesilmeyen şimşekler, seller… Kız, üşüyorum, dedi. Çeketimi çıkardım kıza verdim. “Ama hâlâ üşüyorum.” Kızın alnına dokundum buz gibiydi. “İstiyorsan bana sarılabilirsin.” dedim.
Geceyi bir şekilde geçirdik. Sabah olunca kızı evime davet ettim. Kabul etti. Evime gelince ilk sorduğu soru: “Ailen nerede?”
Kafama çok takmadım, “Birazdan gelirler.”
İçeri doğru yönelirken sendeledim. Kız beni tuttu ve “İyi misin?” dedi. “Biraz ateşin var, otur buraya dinlen. Ben sana yiyecek bir şeyler getiririm.” dedi.
Yavaşça,
uykuya
daldım…
Tam bir gün boyunca dinlendikten sonra taburcu oldum. Yaptığım ilk iş tek bildiğim yer olan evime gitmek oldu. Ailem beni görünce çok sevindi.
– Doktorlar akli dengenin düzeldiğini söyledi. Çok şükür, en başından beri biliyordum. Bilmesem seni hastaneden kaçırmazdım.