Kapıcı

“Günaydın. Ben Manolya Apartmanı’nın yeni kapıcısıyım. Şu listedekileri ver hele.”

“Günaydın. Demek eski kapıcıya istediklerini yaptıramayınca seni aldılar. Hayırlı olsun.”

Sepet ağırmış, listeyi de alayım. Bu benim için çok önemli. Hangi numara kaç ekmek istedi, hangi gazeteyi tembihledi, hep bunda!

Eski kapıcı, “Ben günde on kere bakkala gidemem!” demiş. Eyi demiş, sayesinde bize de ekmek kapısı çıktı. Köy yerinde sürekli çalışıp, doğru dürüst para kazanamamaktansa; çalışırım şurada. Kalacak yer var, sigorta var. Kimileri beğenmiyor, “Tatili yok!” diyor. Köy yerinde sana inekler tatil yaptıracaklar he mi? Az iki insan yüzüne gülecen, istediklerini o saat götürecen… Adam yerine korlar, maaşına zam bile yaparlar. İlerde bir gün evlenince karıyı da temizlikçiye gönderirim, sonra gelsin paralar.

Sepettekileri dağıttım, şimdi bir güzel sileyim merdivenleri.

“Kapıcı, kapıcı!”

“Efendim!”

“Bana iki tane domates al.”

Hay Allah! Daha öğlen olmadan bu üçüncü gidişim bakkala. Mübarek, sabah giderken hepsini söylesenize. Neyse belki beni deniyolardır ses etmeyeyim. Dönünce de şu merdivenleri bir güzel sileyim. Gözlerine gireyim.

Şimdi de yönetici seslendi. Soğuk olmaya başlamış, “Kaloriferi artır,” dedi. Akşama kalmadan şu merdivenleri sileydim. Hiç silmemiş benden önceki, sabahtan beri aynı kattayım.

Ayaklarım ağrıdı. Erken yatayım da erken kalkayım bari. Öfff. İn aşağı, çık yukarı buna can mı dayanır? Neyse olsun daha gencim hem kalacak yerim ve sigortam da var.

Bugün bakkal kızdı bana. “Oğlum her dakika buraya mı geleceksin? Az beklesinler, değerin artar,” dedi. “Olur mu heç öyle şey?” dedim, çok kızdım. Öle ya, adamlar beni bunun için almış. Bilmiş bilmiş konuşuyo; “Ben kaloriferci miymişim yoksa kapıcı mı?” Sana ne be adam! Zaten her yanım ağrıyo, bir de milletin tantanası…

“On dakika oldu sana söyleyeli. Çocuk okula geç kalacak, nerede bu ekmek?”

“Donuyoruz artır şu kaloriferi.”

Eskide kaldı o günler. Siz deel misiniz beni günde on kere bakkala gönderip, bahşiş bile vermeyen? Bağırın durun öyle, sesiniz kısılsın inşallah. Donuyolamış, geberin. Kazan, kazan değil; oyuncak makine sankim. Yükselt alçalt, ikide bir. Siz vermez misiniz benim kaloriferci paramı? Şimdi birden çok yükselteyim de görün gününüzü.

“Hesna’nım, sebet yolla sebet. Geldi senin ekmek.”

“Senin suyun ısındı artık, yerine yenisini almalı.”

“Bu paraya çalıştıracak adam bulursan, alırsın.”

Oturayım şöyle, ohh! Merdivenler de bir haftadır silinecek, kaldı. Neyse kalsın…

Yorum bırakın