-Lütfen bu yazıyı aç karnına okumayınız, yemeklerden sonra bünyenize alınız.-
Sardinya (Bölüm 2)
Puglia’da Masseria’lardan bahsetmiştik hatırlarsanız; büyük zeytinlikler içerisinde bir villa ve konaklamanın yanı sıra güzel restoranları da olan turistik işletmeler. Sardinya’da ise bunun bir benzeri olan Agritourismo’lar yani çiftlik evleri var. Adanın pek çok şehrinde ama büyük ama küçük bir arazi içinde yöresel ürünlerini satan, konaklama sağlayan, bazısı şarap üreten, bazısı da yemek servis eden nispeten daha küçük işletmeler.
Adanın doğusundaki meşhur mağaraların olduğu plajlara gitmek isterseniz Cala Gononi Limanı’ndan tekne veya bütçenize göre bir “gemicik” kiralayabilirsiniz. Buradaysanız eğer hemen yukarısındaki Dorgali’den bir mekan önerisi de yapmak isterim: Turismo Rurale Filieri. Burası gerek malzemelerin tazeliği, gerek yemeklerin bolluğu ve lezzeti gerekse güleryüzlü servisi ile bir İtalyan şehrine gidip “İtalya’da pizza ve makarnadan başka bir şey yok.” düşüncesinde olanların fikrini değiştirmek için biçilmiş kaftan. İtalya’da şahane deniz mahsulleri kadar böyle tipik tabaklar da olduğunun güzel bir örneği. Ancak sakatat ve et sevmiyorsanız bu mekandan alacağınız keyif azalabilir, uyarmış olayım. Çünkü menünün en büyük ve en leziz kısmını bunlar oluşturuyor.
Her turistik restoranda bulamayacağınız Sardinya lezzetleri olan casadina (taze pecorino peyniri ve nane ile yapılan turta), coratella (dananın iç organlarından yapılan yahni) ve seada gibi (içinde pecorino peyniri ve limon kabuğu rendesi olan, üzerinde toz şeker veya bal ile servis edilen, yağda kızartıldığı için bizdeki çibörek gibi görünen, pişi’nin İtalya’daki görümcesi olan bir tatlı) lezzetlerin de olduğu fiks menü servis ediyor. Ana yemek ise bizim kuzu tandırın domuz versiyonu “porceddu”. Diğer Agriturismolarda da buna benzer lokal lezzetler ve şaraplarla güzel bir yemek yiyebilirsiniz.
Bu yemeğin yanında ne içelim derseniz üstteki menüye yine adadaki üzümlerden güzel bir kırmızı, Cannonau gider.
Ancak benim ada üzümleri içinde yazlık da olması münasebetiyle en beğendiğim şarap Carmis Kuvee. Genellikle monosepajı çok bulunan “vermentino” üzümünü bir diğer ada güzeli olan “vernaccia di oristano” ile kupaj olarak sunup muhteşem bir iş yapmışlar.
“Yedik, içtik, denize girdik, güneşlendik. Artık dönelim mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Gittiğiniz bir yabancı ülkede o ülkenin tarihi ile de biraz ilgilenmek gerek kanımca, yoksa İlber Hoca da çok kızar.
Sardinya Adası’nda milattan önce 2000 ile 700’lü yıllardan kalma 6500’ün üzerinde taş bina/kule var. Çimento kullanılmadan inşa edilen ve “nuraghe” yani taş yığını ismi verilen bu megalitik yapılar hala ayakta. Bu kulelerin bulunduğu ören yerlerinin pek çoğu minik açıkhava müzeleri şeklinde ayrı işletmeler olarak gezilebiliyor. Tabii gezmek için bahar ayları çok daha iyi seçenek olabilir.
Geziden sonra güzel bir espresso veya havaya göre cortado içerken yanında “papassino” yani fındıklı kuru üzümlü, çay saatine de cuk uyan ve tazesini bulursanız ağızda dağılan kurabiyeler iyi gidiyor doğrusu.
Dalışa meraklı olanlar için; adanın kuzeyi şahane imkanlar sunuyor. Burada doğal park olan ve akıntısı bol dolayısıyla canlılığı ve görüş mesafesi de yüksek olan kuzeybatıdaki Asinara’yı ve kuzeydoğudaki deniz koruma alanı olan Tavolara’yı not alın.
Sıcaklara maruz kalmayın, sağlıcakla kalın..
Nuragheler hakkında detaylı bilgi için:
https://en.m.wikipedia.org/
Yazılarımda geçen yemek ve içki görsellerine ulaşmak isterseniz Instagram hesabım: