Farkında mısınız?

 Yepyeni bir köşe olarak gazetenin internet sayfasına yerleştirilirken çok heyecanlıydı. Hayata ilk adımlarını atarken adı başlık olup özenle seçilmiş büyük harflerle manşetin hemen sağına yerleştirildi. Ardından, o güne özel seçilmiş konuyla ilgili fotoğraf başlığın altına konduruldu.  Kahkahasıyla insanın içini ısıtan çocuğun fotoğrafını görünce çok mutlu oldu. Sayfa editörü fotoğrafın altına, “Bugün çevrenizi dikkatle izleyin. Bakalım mutlulukla kahkaha atan kaç kişi göreceksiniz?” yazıp açıklayıcı içeriği ekledikten sonra kendini tamamlanmış hissetti. O andan itibaren, arada bilmediği bir yerden gelen tıklama sesiyle de sanki kalbi atmaya başladı.

 Çevresini tanıyabilmek için, bulunduğu yerden merakla etrafını incelemeye koyuldu. İlk fark ettiği hemen solunda tepeden bakışlarla onu inceleyen manşet oldu. Görmüş geçirmiş bir edayla oturduğu yerden onu süzüyordu. Bakışlarında hafif bir alaycılık sezdiyse de ilk güne özgü acemiliğinin etkisiyle bir anlam veremedi. Sonra merakla sayfanın diğer bölümlerini gözlemlemeye başladı. Aşağıya doğru baktığında sırayla dizilmiş fotoğrafların olduğu bölümü gördü. Sanki sayfanın merkezine oturmuş gibiydiler. Üzerlerinde başlıklar ve altlarında numaralarla çok kalabalık görünüyorlardı. Kalabalığın yarattığı kargaşanın etkisiyle oluşan gürültü de oldukça rahatsız ediciydi. Sanki her kafadan ayrı bir ses çıkıyor ve kimse kimseyi dinlemiyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, fotoğraflardaki farklı konuların gerginliğini ve huzursuzluğunu hissetti. Kendi dertlerine öyle bir dalmışlardı ki sayfanın diğer bölümlerinden kopmuş gibiydiler. Fotoğraflara dikkatle bakınca içeriklerindeki konuların çoğunun ne kadar can sıkıcı olduğunu fark etti. Sırayla dizilmiş, güncel konulardan, ekonomiden, sağlıktan, spordan ve magazinden haberler verirken içlerinden taşan olumsuzluklar tüm sayfaya yayılıyor gibiydi. Sadece magazin haberindeki fotoğrafın diğerlerine göre biraz daha keyifli bir hali vardı. Onun kalbinin diğer haberlerden daha çok tıkladığını fark ettiğinde bunun sebebinin ortama yayılan neşesi olabileceğini düşündü.

 Etrafını meraklı gözlerle incelerken birden yukarılardan bir yerlerden kendi aralarında sohbet eden bir grubun seslerini duydu. Haberlerden gelen uğultuyu hiç duymuyormuş gibiydiler. Kendi aralarında derin bir sohbete dalmış, sanki etraflarında olan biteni unutmuşlardı. Kim olduklarını ve ne yaptıklarını anlamaya çalışırken oturduğu yerden, herkese tepeden bakan manşetin sesini duydu. Müstehzi bir ifadeyle ona bakarak “Gazetenin yazarları muhabbet ediyorlar Onların köşe yazıları, bu sayfadaki her şeyden çok daha değerlidir.” deyip yine sessizliğe büründü. Onun görmüş geçirmiş bakışlarındaki bilmiş havayı fark ettiğinden aklına gelen soruları sormaya çekindi. Duruşuyla sayfanın sahibiymiş gibi bir tavır sergileyip, bu kadar uzak ve umursamaz davranmasına da içten içe çok üzüldü. Çaresizlikle kendi köşesine çekilip kalbinin usul usul artan tıklama sesiyle baş başa kaldı.

 Gün akıp giderken sayfadaki hareketliliği sessizce seyretmeyi sürdürdü. Bu kadar kalabalık bir ortamda böylesi yalnız kalacağını hiç tahmin etmemişti. Herkesin kendi köşesinde birbirinden kopuk ve umursamaz duruşuyla birleşen ilgisizliğine de çok içerlemişti. “Hayatın gerçeği olarak fotoğraf ve yazıya dönüştükleri bu ortamın soğukluğunun ve duygusuzluğunun farkındalar mı acaba?” diye geçirdi içinden. Tüm olan biteni seyre dalmışken, haber akışında düzenli aralıklarla bazı fotoğraf ve içeriklerin değiştirildiğini görünce çok şaşırdı. Yenileme sırasında sayfadan çıkarılan haberlerin bir anda yok olması da oldukça garibine gitti.

 Gece olurken ortam yavaş yavaş sakinleşmeye başladı. Günün akışının getirdiği haber değişikliği hızı giderek yavaşladı. Bu duruma paralel olarak tıklama sesleri de giderek azaldı. Derin düşüncelere dalmışken birden arka planda bir hareketlenme hissetti. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, Manşet bilgiç tavrıyla ona bakıp “Sayfa editörü haber görüntüleme raporunu alıyor. Ne kadar dikkat çekmişsin birazdan göreceğiz.” deyince bir anda akıbetini düşündü ve içi ürperdi.

 Ana sayfada yer alabilmesi, yaşam haberlerini hazırlayan genç yazar Melis’in ısrarcı yaklaşımı sayesinde olmuştu. Haber Koordinatörü Ersin Bey defalarca reddetmesine rağmen o, “Farkında mısınız?” başlığı ile bir köşe oluşturma fikrini inançla savunmuştu. Okuyuculara, farklı bir pencere açarak düşündüren ve sunacağı sıra dışı bilgilerle ışık tutan kısa yazıların çok ilgi çekeceğinden emindi. Onun ısrarlarına dayanamayan Ersin Bey sonunda önerisini bir şartla kabul etmişti. Farkındalık köşesi, sayfadaki haberlerin görüntülenme sayısına göre belirlenen ortalamanın altında kalırsa kaldırılacaktı. Böyle bir hedef belirlemesinin sebebi, sayfaya alınan reklamlardı. Sonuçta sayfada açılan yeni köşe yer kapladığından reklam geliri az da olsa düşmüş olacaktı.  Melis fikrinin, okuyucular tarafından çok beğenileceğine emin olduğundan bu şartı hemen kabul etmişti. Ersin Bey ise, yılların getirdiği deneyimin etkisiyle, bu yenilikçi yaklaşımının pek tutmayacağını düşünmekle birlikte, genç yazarın şevkini kırmamak için bir şans vermeye karar vermişti. Sonuçta bir günlük denemenin sonuçları yeni köşenin gidişatını kolaylıkla netleştirebilirdi.

 Korkuyla karışık heyecanla, köşesinde düşüncelere dalmışken Manşet’in gür sesiyle irkildi. “Sana bir kötü bir de iyi haberim var!” cümlesini duyunca bir anda aklı karıştı. Sayfada olan biten her şeyden anında haberdar olan Manşet tipik bilmiş edasıyla duyduklarını anlatmaya başladı. Günlük raporda görüntülenme sayısı, küçük bir farkla hedeflenen ortalamanın altında kalmıştı. Söz ettiği kavramın ne demek olduğunu bilmediği için soran gözlerle bakınca Manşet “Hani arada duyduğun tıklamalar var ya o işte.” dedi. Kalbinin atışı olarak hissettiği o seslerin böyle bir önemi olduğunu anlayınca çok şaşırdı. Aklı kötü habere takıldığından bir anda içini derin bir hüzün kapladı. Haber sayfasındaki ömrünün sadece bir gün sürebileceğini hiç düşünmemişti. Üzüntüsünü fark eden Manşet, gülümseyerek “Öyle hemen koy verme kendini daha iyi haberi vermedim! Farklı bir duruşun olduğunu bizim yazarlar hemen görmüş ve çok hoşlarına gitmiş. Senin fikir annen olan Melis Hanım’ı yaratıcılığından dolayı tebrik etmişler. İşin daha da ilginci, bir kitapevi senin hemen altında bir yere reklam vermeye karar vermiş. Bu beklenmedik gelişmeleri görünce, Ersin Bey senin yoluna devam etmeni anında onaylamış tabii. Bunca zamandır bu gazetenin manşetiyim, senin gibi hızlı giriş yapıp kalmayı başaranı doğrusu çok az gördüm.” diyerek sözlerini bitirdi.

5 thoughts on “Farkında mısınız?”

Yorum bırakın