Çocukluk

 Gözlerini açtı. Yüzünü kaç dakikadır güneşe dönmüş oturduğunun farkında değildi. Kemiklerine kadar ısınmış, vücudu gevşemişti. Anlık bir huzurun içerisinde bulmuştu kendini. Birden karşı bankta oturan küçük kız çocuğuna takıldı gözleri. Yanında oturan kadına bir şeyler anlatıyordu. Belli ki annesiydi. Biraz ürkek, biraz çekingen kız, özgüvenli durmaya gayret ediyordu. Kızın annesi başörtüsünü düzeltip kaygıyla etrafa bakınmaya başlamıştı. Tam bu esnada küçük kızla göz geze geldi. Gülümsedi. Kız da ona. Gözlerinin içiyle, sıcacık bir gülümseyişti bu. Küçük kız utangaç bir tavırla başını öne eğdi. Arada kaçamak bakışlarla kendisine bakıp bakmadığını kontrol ediyordu. Kızın gözlerinin annesinin ellerinde gezindiğini fark etti. Kadının buruşmuş elleri uzaktan da seçiliyordu. Çehresi yorgundu evet ama yaşlı değildi. Başörtüsünün altından kaçışan birkaç beyaz saç teli uçuşuyordu esen rüzgârda. Kadının ruhundaki yorgunluk vücuduna sirayet etmişti. Küçük kızın elini sıkıca tutuyordu. Birden doğruldu. Ayağa kalktı. Bekledikleri her kimse, gelmişti galiba. Küçük kız biraz mutlu, biraz ürkek annesinin yöneldiği tarafa başını eğdi. Ak sakallı, takım elbiseli, yaşlıca bir adam yaklaştı yanlarına. Kadın adamın ellerine yapışıp hızla öptü, başına dayadı. Kız da annesinin suya düşmüş aksi gibi hareketi tekrarladı.

 Yaşlı adam eğildi. Küçük kızın saçlarını okşadı. Kızın dedesi olmalıydı. Yaşlı adam bir şeyler söyledi. Kadın “evet” anlamında başını sallayıp elini sıkıca tuttuğu kızına gülümsedi. Önden yaşlı adam, arkasından yorgun çehreli anne kızının elini sıkıca tutarak yola koyuldular. Kız son kez arkasını dönüp gülümsedi. Yine içten. Yine sıcacık. El salladı. O da el salladı. Annesinin çekiştirmesiyle kız önüne dönüp yoluna devam etti. Gözden kayboluncaya kadar izledi onları. Banka yaslandı. Ellerine geriye doğru açıp gökyüzüne baktı.

 Annesinin sesiyle doğruldu. Kucaklaştılar. Annesi “Ne düşünüyorsun bakalım?’” dedi. “Biraz evvel çocukluğumla karşılaştım biliyor musun? Üstelik sen de vardın!’’ Annesi gülümsedi. Elini sıktı. “Hazır mıyız? Gidelim mi?’”, “Gidelim.” dedi kız. Küçük kızla annesinin gittiği yoldan gidiyorlardı. Kabristan yürüme mesafesinde değildi. Epey uzaktı ama onlar yürümeyi tercih etmişlerdi. Anne kız kol kola yürürken o düşünüyordu. İnsan öylesine, durup dururken, en olmadık yerde, en olmadık zamanda çocukluğuyla karşılaşır mı?

 Evet karşılaşır! Çocukluğumuz bazen bize göz kırpıp birçok zorlu anları hatırlatıp sıcacık gülümser.
 “Aferin sana!” der ve el sallayıp gider…