biz yanmasak…
Nazım’a dal gibi kurur vakti gelince dil de hatta ölebilir dağların son dişi tavşanı gibi karnında solan yeni insanlarıyla soluk soluğa malumunuzdur küçücük farelerin geceleri büyüyen sesleri yiter gündüzün renginde fareleri kavaldan çıkarınca geriye köy kalmaz çocuklar kedilerin huysuzluğu kalır, sıkkın canları kalır geriye yapraklar düşerken korkmaz mı sanırsın ey şaşkın ellerim yüklü seni …