Delikanlı
Beyaz parmaklıkların ardında, kahverengi bir camın yarısını tamamladığı kütüphane kapısının önündeyim. Derin bir nefes alıyorum. 2001 yılından, on beş yaşımdan koparılmış bir soluk. Elimde Dostoyevski’nin Delikanlı kitabıyla başlayıp ellerimde top gibi çevirdiğim, sanki içindeki kelimeler sayfalardan çıkıp ben yürüdükçe önümde birer eşlikçiye dönüşmüş, hatta evin yolunu unutmuş gibi yaparak harflerle oyun oynadığım eve dönüş yolculuğum, …