Şiir

SIFIR NOKTASI

Şimdi Pisagor’a inat Dört duvar içinde süzülüyorken Evrenin sırlarının yalnızlığı Ağırlaşıyor omuzlarımda Ne ışığın hızı ne de renklerin algısı Çığlığım önce geliyor kırıklarımdan   Oysa Umurunda değil karıncanın Sıfır noktasını aramak Güneş siteminde olup bitenler Ölüm kadar doğalken Nedir bu yaşam hırsı Yaşarken silinip Kendimizden akıyorken   Belki Başka bir yerdedir cennet Ölerek gidilmeyen   …

SIFIR NOKTASI Devamı »

Hayal Kırıntıları

Üşüyor kelimeler Sımsıkı sarılmaya çalışırken Yuvarlanıveriyor satırlardan Satır aralarına yalnızlığın   Tepetaklak ediyor Kayıyor ben tutundukça Hayal kırıntıları Yalnızlığın satır aralarından   Düşüyorum hüznün kalbine             

Yolcu ve Şehir

Sonbaharda şehirden geçiyor yolcu, Dökülen yapraklarla süslenmiş sokaklar, Ve yaprak cesetlerinden yükselen iğrenç bir koku… Saygısızca çiğniyor ölüleri adımlar. Bu ayıba susuyor yolcu, Emiyor kaldırımlarda biriken her suyu, Şehrin bu çürük silüeti yudum yudum, Akıyor kalbine yolcunun. Son birikintideki o yansımada, Fark ediyor yolcu değişen bir sima. İş işten geçtikten çok ama çok sonra. Çehresinde …

Yolcu ve Şehir Devamı »

ONLAR KENDİLERİNİ SEVMEDİLER

Söyleyin bu neyin nesi Az sonra geçer mi? Kötü bir rüya sanki Suya anlatsak biter mi?   Söyleyin bu sessizlik ne? Neden konuşmuyor kimse? Prangalar vurulmuş sanki Alemin diline   Sahip çıkmadılar emanete Şu kararan ruhlar Ne merhamet ettiler Ne bir canı sevdiler Ve hepimizi mahvettiler Ama şunu bilin ki Onların öfkesi kendine Onlar kendilerini …

ONLAR KENDİLERİNİ SEVMEDİLER Devamı »

YARA

Derler ki delilik en büyük lütuflardandır Eğer karnın tok sırtın pekse sen padişahsın Kimse sormuş mu deliye, bu divanelik nedendir? Hiç sormuşlar mıdır ki padişaha, senin yaran nerededir? Deliliği inkâr edecek değiliz elbet, bu bizim sırrımızdır. İyilik, sevda, aşk dostumuz, nefret, kin, kibir düşmanımızdır. Bu divanelik hiçbir padişahın fermanı değil, bizim hakkımızdır. Yaramızsa bize en …

YARA Devamı »

İNŞAAT

Balçık içinde kazma ve kürek Buz gibi beton; Sakalları kerpiç, yarısı dökülmüş Kır atlar çatlamış yerde Sanki koşmaktan ölmüş… O gün, o kapı Ah o demir kapı değil mavi Milattan önce çocukluğum  Gözlerimde yaş Oturacak bir parça taş  Kalmamış gibi… Yeşil yemyeşil battaniye  Ancak sarar bizi Kupkuru elmacık kemikleri Dokunsam kırılacak  Gün sayılı takvim olmasa …

İNŞAAT Devamı »

Karanlık Bir Suret Seç Kendine

 Benmerkezcidir tanrı. Işığın terazisi kendi seçimleri…  Şimşek gülüşü kalbimde azaptan bir gül (Hınçla dikiyor derimi)  Göğsünde buzdan sıvı, kolundaki çağın gözünde altın bir haç durmadan zamanı deşiyor, alnımdan damlayan itaatkâr dil suskun!  Son katedral, şehrin Herodot Kalesi’nde, yaban çiçeklerinde ağlıyor şehvet, bir insan yarattı ayakları taşla ezilmiş balerin/im, çatallı sanrım-her şey tozdan idea  Soysuz göğün …

Karanlık Bir Suret Seç Kendine Devamı »

ON İKİYİ BEŞ GEÇİYOR

Saat on iki beş geçiyor Gece inmiş dağından göğe Seni arıyor gözlerim dağda gökte On ikiye geçen beş gibisin   Kamburuma tutunup çıktım dağa Gece ini benzemezmiş bir şeye Göğü küstürdün şimdi de On ikiyi geçerken benden de mi geçtin      

HEPİMİZ ÖLÜYÜZ

Hepimiz ölüyüz şu hayat dolu modern çağda Ruhumuz ayrı bir fanusta bedenlerimiz esaret altında Dilimizden düşmüyor 21.yy saçmalıkları ne çağ ama Huzurla ölürüm diye mezarımı eşiyorum her gün hırsla   Gün be gün eriyorum hiç beklemediğim bir hızla Yanmak yetmiyor, her gün ölmek lazım biraz daha Biraz daha ölürsem kurtulurum inancıyla Zaten ölümler hızlı olur …

HEPİMİZ ÖLÜYÜZ Devamı »

kaçınılmaz zorbalık ve dirim peteği

bütünlük telaşımda arsız, ısrarcı olurken kendime dayattığım ve şu küstahça ıskaladığım derinlik bu yüzüne yüz sürdüğüm afitap yoksa sen değil misin hayır istemem   istemem taş biçimli kelimelerle sana dökülmek dün gibi yürek gibi her şey zaten başka türlü olurdu rengarenk geceler koyunlarda ölmeseydi kendinden hallice ve tuhaf bu hayat yani aslında ne tuhaf ne …

kaçınılmaz zorbalık ve dirim peteği Devamı »