Şiir

Önemi Yok

Önemi Yok, Siktir Et Şehir kendinden geçer biz âlemle sevişirsek El altından eğlenelim gizlice/martılara ne oluyorsa Sonra kalkar kravatları yakarız ve maaş bordrolarını Kâğıtlar ve gemiler nedendir hepten çıkmaz aklımızdan Ardımızda bırakır günleri ahmaklara saydırırız Örtbas/ölüleri temizler yağmur gibi yağan günler Yağmur gibi yağan günlerde eksiliriz en çok hem Dışa döneriz dışlanmış kelimelerle tüm Cürmün …

Önemi Yok Devamı »

Aklıma Ölüm Düşer!

gür bir ormanda, yalnız bir ağacım. içimi dert kemirir, haberi yok kimsenin!.. ne vakit gülmek istesem, hayata tutunmaya çalışsam ucundan, kenarından aklıma ölüm düşer!   Korkuyorum hasret kavuruyor kenti öfkeme yenik düşmekten korkuyorum kalbim dinamit!.. şehri boğuyor yağmur anılarımı kaybetmekten korkuyorum gözlerim barut!.. yalnızlık kuşatmış metropolü yaşamaktan korkuyorum ellerim kibrit!.. *Behçet Necatigil       …

Aklıma Ölüm Düşer! Devamı »

Kınalı Gece

Kâğıt helva pamuk şeker tablaları Şarkı söylüyor kum tanesi yitmiş dalgalarla Avuçlarında kaybolan minik elleri Balık avlıyor martılar soğuk zincirde kalbi Donuk bakışlarda suskun kakofoni İçin için ağlıyor çocuk küskün kalabalıkta Güneş teslim etmiş aya günü Dans ediyor rakkas kıyısında bataklığın Ayakları kınadan çatlak Kahkahası işitiliyor iblisin.  

Ah Kavaklar

Attila İlhan’a Kaptan! ‘Dip dalga geliyor! Geliyor, geliyor, geliyor’ diye diye gittin asıp şapkanı duvara Bir görsen Yeşil yılanın puluna sarılan sarılana Kapandı havsala Et kırığı su akmaya akmaya Halsiz nasıl çalkanır Kim baksa hiçliğine dalıp Kendini karanlığına bırakır Dip. Dip balçık Son bir diyafram nefesi Kopuyor film şeridi.

Kız Kulesi

Kayaları döven dalgalar Irıplardan çekip aldı balıkları. Zil zurna sarhoş kayıklar… Kapaklandı kara bulutlar Ulu çınarların üstüne üstüne… Lebinde sırılsıklam bekleyen anlar. Ellerin yokluyor düşlerimi, ellerin, Sürgündeki güzelliğin; O İnci adası bir zamanlar.

Too/Far/Gone

Sustalı bir sessizlik açıp koz dövüştürüyoruz Koynumuzu kemiren bir tabur gerillayla Esen güneş yara almadık yer bırakmıyor tenimizde Bir hülyaya haddinden fazla uy(u)muşuz belli ki/diyorum (ve artırıyorum)y Herkes tatlım münasip bir zamanda Çıldırsın diyorum herkes münasip bir zamanda Yoksa ne mi olur gün ölür güzelim gecenin çatlar hıncı Ve bu sancı/yani bizi haberlere hapseden ve …

Too/Far/Gone Devamı »

Ding an Sich

“O bilinmez ve tanımlanamaz gerçeklik meydana geldiğinde” Ey Beckett’ın beyaz balinaya güttüğü kan kurutulmuş bilinç gibi dökül yeryüzüne A som ışık altında eriyen zaman kucakla saf akıldan bulutları bir imge yazgısı tülden kanatlanmış salt düşünceyle beyaz duvarı zıpkın gibi deliyor bir başka imge, rıza içinde bir başkası, aslında, kanıyor…  

altı çizili hisler

yakıp yıktım içimdeki tüm yılgınlığı sağır kenti dilimdeki harabe şarkılar ile aştım altını çizdiğim hisleri ne olur bir dinle canevimde uyanmakta olan bin yıllık bilge daha olgunlaşmadan topladım karanlığı güneşini kaybeden dulda satırlar ile şiiri aradım altını çizdiğim hisleri ne olur bir dinle onlarca dilde aralıksız isyan eden hergele bahar kokan bin adım attım benden …

altı çizili hisler Devamı »

İskambil Falında Nazır Vaveyla

Sesimin yankısı duvarları aşmış duymuşsun Uzaklardan koşar adım geldi beyaz atın Hislerini nakşetti yüreğime Anlattı gözlerinin kimi bulmaya çalıştığını Küçük vaveylanı arıyormuşsun bak buradayım Şimdi saçlarımdaki papatyalardan topladım Ceketinin cebinde yer edinmesi için Nazırım bekliyorum iskambil falında Kupa kızının sinek valesine çıkması için Eski dönem filmlerinden çıkıp Süregelmiş asırlarca aşkımız Buluştuğunda gözlerim kendine biçilmiş gözlerinle …

İskambil Falında Nazır Vaveyla Devamı »

Çerçeve

İnsanoğlu kendini, Küçücük ahşap bir çerçeveye sığdırdı, Acısı kederi hüznü neşesi Ve 21 gramlık ruhuyla. Hisleri hep yarım yarımdı, Ne neşesi kahkahalı, ne hüznü derin. Sonra kalın paslı bir çivi çaktı duvara, Astı ipinden kendini. Çatlak duvardaki yamuk çerçeveden Dünyaya baktı insan. Bir baba ağladı ölen yavrusuna, “Erkekler ağlamaz!” dedi o buyurgan ses; Gözyaşı yok …

Çerçeve Devamı »