Sinem Uğurlar

Straplez Gelinlik ve Modern Kadının Felsefesi: Omuzlardan Özgürlük Taşan Bir Manifesto

 Düğün, tarihin en köklü ritüellerinden biridir. İtaatin, bağlılığın ve toplumsal beklentilerin bir törenle kutsandığı bu ritüel, aslında kadın bedeni üzerinde yüzyıllardır süregelen ideolojik savaşı da yansıtır. Fakat gelinlik denilen o beyaz zırhın en radikal versiyonu, straplez gelinlik, kadının özgürleşme manifestosuna dönüşen sessiz bir başkaldırıdır. Bu basit gibi görünen tasarım, felsefi, sanatsal ve hatta politik bir …

Straplez Gelinlik ve Modern Kadının Felsefesi: Omuzlardan Özgürlük Taşan Bir Manifesto Devamı »

Geleceğin Destanı

Zamansız bir tren düdüğü çaldı, Dün, yarınla el ele kaldı. Gökte neon yıldızlar parlar, Robot derviş zikre dalar. Ay, plazma bir hilâl şimdi, Gölgesinde kodlar indi. Sema, LED’le bezenirken, Mehtap lazerle çizilirken. Türküler dijital tellerde, Yayla değil, bulut ellerde. At koşturan bir algoritma, Göçebe ruh, siber ritimle. Üzengide jet motorları, At kişnedi, kod morardı. Yazgı …

Geleceğin Destanı Devamı »

Mark Rothko Bizi Kandırıyor mu?

 Rothko renk paletleri üzerinden bize görünenin aksine oldukça şiddetli bir hayatı tasvir ettiğini söylüyor. “Bunun neresi şiddetmiş?” denebilir. Elbette hayat bu kadar kolay. Kolay değil. Ne diyorum ben? Evet işte tam olarak da bunu diyor Rothko. Bu kadar. Bazen de değil.  Basquiat ve Chaucer aynı kişi mi? Evet. Oyalanmamız için hikâyeler anlatıyorlar. İyi ki öyle.* …

Mark Rothko Bizi Kandırıyor mu? Devamı »

Ebediyetin Aynasında: Marcus Aurelius’un Meditations ve İnsan Ruhunun Derinlikleri

 Zaman, akışıyla nice uygarlıklar inşa eder, sonra onları çürüyen taşlara, unutuşun külleri altındaki hatıralara dönüştürür. Ancak nadiren, bu küllerde ışıldayan bir cevher keşfedilir. Marcus Aurelius’un Meditations eseri, işte böyle bir cevherdir; yalnızca bir Roma imparatorunun düşünceleri değil, aynı zamanda bir ruhun kendi içine yönelerek ebediyetin aynasında kendini arayışıdır.  Stoacı felsefenin yalın bir ifadesi olan Meditations, …

Ebediyetin Aynasında: Marcus Aurelius’un Meditations ve İnsan Ruhunun Derinlikleri Devamı »

Formun Bozukluğu ve Kat’ı Sanatında Yeniden Yaratım: Bir QR Kodun Sanatsal Yolculuğu

 Modern dünyada teknoloji ve sanatın kesişim noktaları, hem insan deneyiminin karmaşıklığını hem de yeni ifade biçimlerini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, bozuk bir QR kodunun kat’ı sanatıyla buluşması, formun yeniden anlam kazanması ve işlevselliğin estetik bir deneyime dönüşmesi açısından dikkat çekici bir kavramdır. Bu yazı, QR kodunun işlevselliğini yitirdiği an ile kat’ı sanatının incelikli estetik disiplini …

Formun Bozukluğu ve Kat’ı Sanatında Yeniden Yaratım: Bir QR Kodun Sanatsal Yolculuğu Devamı »

Sanat ve Medyanın Felsefi Boyutları: Estetik, Algı ve Anlamın İnşası

 Sanat ve medya, çağlar boyunca insan deneyimini şekillendiren, toplumsal bilinçaltını yansıtan ve kültürel dönüşümleri hızlandıran iki temel unsur olmuştur. Sanatın estetik boyutları ve medyanın iletisel gücü, bireyin algısal dünyasını derinlemesine etkileyerek hem bireysel hem de kolektif kimliklerin inşasına katkıda bulunur. Bu yazı, sanat ve medyanın felsefi temellerini ele alarak estetik, algı ve anlam inşası bağlamında …

Sanat ve Medyanın Felsefi Boyutları: Estetik, Algı ve Anlamın İnşası Devamı »

Yobazlık, Sınırlar ve Stratejik İletişimin Yeni İkilemleri: Hibrit Gözyaşları ve Bilinmeyen Teknoloji Yolları

 Modern dünya, çelişkilerle örülü bir sahnedir. Yobazlık, tarihin her döneminde farklı formlarda kendini gösterse de günümüzde sınır kavramı ile çarpışarak yeni bir gerilim hattı oluşturuyor. “Sınırlar” artık yalnızca coğrafi hatlarla değil, kimliklerin, ideolojilerin, teknolojik gerçekliklerin ve bireysel varoluş alanlarının kesişiminde şekilleniyor.  Dijital çağın içinde, bireylerin “be extra” tutumu -yani her alanda abartılı, aşırı ve gösterişli …

Yobazlık, Sınırlar ve Stratejik İletişimin Yeni İkilemleri: Hibrit Gözyaşları ve Bilinmeyen Teknoloji Yolları Devamı »

Roman Tahlili: Otomatik Piyano – Kurt Vonnegut

Giriş: Kurt Vonnegut’un ilk romanı olan Otomatik Piyano (orijinal adıyla Player Piano), absürt ve futuristik öğelerle dolu, soğuk bir teknoloji dünyasını eleştiriyor. 1952 yılında yayımlanan bu roman, 20. yüzyılın ortalarında yaşanan teknolojik ilerlemenin getirdiği toplumsal sonuçları önceden gören ve sorgulayan bir eser olarak öne çıkıyor. Roman, distopik bir gelecekte, insanların yerini makinelerin aldığı bir toplumda …

Roman Tahlili: Otomatik Piyano – Kurt Vonnegut Devamı »

Einfühlung, Tarih Öncesi Çağlar ve Yarımburgaz Mağarası: Sanat ve Felsefenin Derinlikli Bir İncelemesi

 Einfühlung, bir nesnenin ya da sanat eserinin içine duyusal ve duygusal bir empatiyle girebilme yetisini tanımlayan bir terimdir. Almanca kökenli bu kelime, “içine duyma” ya da “duyusal empati” anlamına gelir ve sanatsal deneyimin felsefi yönlerini derinlemesine irdeleyen bir kavramdır. İnsanlığın tarih öncesine kadar uzanan sanatsal yapıları ve düşünsel katmanları, bu tür duygusal bir etkileşimi gözler …

Einfühlung, Tarih Öncesi Çağlar ve Yarımburgaz Mağarası: Sanat ve Felsefenin Derinlikli Bir İncelemesi Devamı »

Adını Bilmediğimiz Bir Çağ ve Tasarım Dengeleri Üzerine Bir Eser

 Dünya, varlıkları ve zamanla ilişkisi üzerine sürekli bir bilinmezlik taşıyan, her an yeniden şekillenen bir sahnedir. Geçmişin topraklarında yürürken hep bir şeyler eksik kalır; ya kaybolmuş bir dilin izleri ya da dönemin zamanlarıyla örtüşmeyen bir sanat anlayışının yankıları. Bugün, geleceği görmek isteyenlerin gözlerinde beliren bir çağa, adını henüz koyamadığımız bir döneme dair bir eser ortaya …

Adını Bilmediğimiz Bir Çağ ve Tasarım Dengeleri Üzerine Bir Eser Devamı »