MUBİ Yazıları

Sefer Tasının Hikâyesi: Dabba/ The Lunchbox

 Dabbawala, Hindistan’ın yirmi milyon nüfuslu en kalabalık şehirlerinden Mumbai’de, her iş günü saat on birden sonra, iki yüz bin kadar yemeği, çalışan erkeklere ileten bir lojistik ağın hizmetlilerinin ismi. Babadan oğula geçen bu iş kolunda çalışan beş bin kişinin çoğu okuma yazma bilmese de, yaklaşık sekiz milyon sefer tasını sahiplerine  yüz yılı aşkın bir süredir …

Sefer Tasının Hikâyesi: Dabba/ The Lunchbox Devamı »

Absürt Kahraman Yannick

 Komedi kategorisinde bir tiyatro oyununa bilet alıyorsunuz. Amacınız gülmek, hayatınızın olumsuzluklarından, sıkıntılarından, rutin günlük akışınızdan birkaç saat için uzaklaşmak. Fakat gittiğiniz oyun, komediden oldukça uzak hatta vasat bir kurgudan ibaret. İki seçeneğiniz olduğunu düşünürsünüz. İlk seçeneğiniz oyunu sonuna kadar izlemektir. Bir diğeri ise eğer şanslıysanız ve oyun iki perdeden oluşuyorsa ilk yarının sonunda salonu terk …

Absürt Kahraman Yannick Devamı »

Dönüş

 Vozvravshcheniye;  Dönüş,  2003 yapımı bir Rus filmi.  Aynı yıl Venedik Film Festivali’nde Altın Ayı  ve En İyi İlk Film Ödülü’nü almış.  Drama eğitimi alan ve uzun yıllar oyunculuk yapan yönetmen Andrey Petrovich Zvyagintsev,  çektiği bu ilk sinema filmiyle başarıyı yakalamış.   Zvyaginstev’in  bu ve bunu izleyen Sürgün,  Levıathan, Sevgisiz ve Elena isimli filmlerinde, günümüz Rus halkının …

Dönüş Devamı »

Berlin Üzerindeki Gökyüzü mü yoksa Arzunun Kanatları mı?

 Richard Reitinger, Peter Handke ile Wim Wenders’in senaryosunu yazdığı ve Wenders’ın ayrıca yönetmen koltuğuna oturduğu orijinal adı Der Himmer über Berlin, Türkçesi Berlin Üzerindeki Gökyüzü filmini birkaç kelimeyle özetler misin deseler benimkiler; melekler, siyah-beyaz, Berlin, acı, arzu, merhamet ve iç ses olur.  Bruno Ganz’ın melek Damiel’ı; Otto Sanders’ın melek Cassiel’i canlandırdığı film genellikle üstten, meleklerin …

Berlin Üzerindeki Gökyüzü mü yoksa Arzunun Kanatları mı? Devamı »

Mükemmel Günler

“Bir dahaki sefer, bir dahaki seferdir. Şimdi, şimdidir.”  1970’lerin Yeni Alman Sineması’nın öncülerinden ve aynı zamanda çağdaş sinemanın en özgün temsilcilerinden biri olan Wim Wenders’in son filmi Perfect Days (Mükemmel Günler), zen duruşu ile bu senenin çok konuşulan ve daha ilk sahneden izleyicisini sarıp sarmalayan filmlerinden biri. Oscar Töreni’nden eli boş dönse de filmin başrol …

Mükemmel Günler Devamı »

Muhteşem (!) Dünya

 “Sonuçta her şeyi görmediğimiz için bir şeyler duyarız.” Slavoj Žižek  Roy Arne Lennart Andersson filmleri, özellikle ilk kez izleyen seyirci için, afallatıcı.  Filmler,  öyle sinemaya gidip koltuklarımıza kurulup patlamış mısırlarımızı yerken hoş vakit geçirelim  diye izlediklerimizden  değil.  Roy Andersson, sinema tarihinin gelmiş geçmiş en özgün dilini yaratan yönetmen olarak anılıyor. Bence haksız da değiller.  Üstelik …

Muhteşem (!) Dünya Devamı »

Sararmış Yapraklar-Aşk Hikâyesinin Ötesinde

 Yönetmen ve senarist Aki Kaurismäki’nin 2023 Cannes Jüri Ödülü’nü kazanmış on dokuzuncu filmi Sararmış Yapraklar, 2024 yılının başında Mubi’de gösterime girdi. Kaurismäki filmlerinin beni etkileyen en büyük özelliği değişik mizahi anlayışla harmanladığı minimalist olay örgüsüdür. Fazladan konuşma, uyumsuz melodiler, gereksiz eşyalar, can alıcı ışıl ışıl renkler yoktur Kaurismäki’nin filmlerinde. Her sahne tek başına başyapıttır. Hemen …

Sararmış Yapraklar-Aşk Hikâyesinin Ötesinde Devamı »

Keşke Tekrar Tanışabilseydik: Reprise

 Reprise (Tekrar); yarı Norveçli yarı Danimarkalı yönetmen Joachim Trier’in ilk uzun metrajlı filmi, aynı zamanda Oslo Üçlemesi’nin de ilk filmi olarak öne çıkıyor. Üçlemenin başrolünde Oslo var ve hikâyeler birbirinden bağımsız da olsa karakterlerin hepsi en gerçek ve belki de en melankolik hallerinde bir kimlik arayışındalar. Trier’in daha ilk filminden çok iyi bir gözlemci, farkındalığı …

Keşke Tekrar Tanışabilseydik: Reprise Devamı »

İçimizdeki “Canavar”ın Yeniden Doğuşu: Monster

 Bol ödüllü ve ödül adaylığı olan filmler üreten Hirokuzu Koreeda, Japon sinemasının son yıllardaki medarı iftaharı.  Başlangıçta üslubu Yasujirō Ozu ile kıyaslansa da belgeseller ile sinemaya adım atan Koreeda, belki bu nedenle kamera ile sıradan insan ilişkisini derinden fark etmiş son derece gerçekçi filmlerle kendi üslubunu ortaya koymayı başarıyor. Aile kavramını dingin ve sade  bir …

İçimizdeki “Canavar”ın Yeniden Doğuşu: Monster Devamı »