Ay: Ağustos 2023

Temel Yeis

Gadre uğrayıp geldim Maaşım ıspanak Pişince pek bir şey kalmıyor Bordrolar dik durmamıza yetecek kadar demir ihtiva etmiyor Pirinç atsan beyaz taş Yumurta kırsan pahalı On beşinden sonra esnaf kaba Sen safi naz. Koca bir evsel atık. Hasan Ulaş  

Sehere Kaçış

 Pek rahatsızdı bu sandalye, sırtımı çürüttü yıllardır. Kamburlaşmış belimdi tek verdiği, aldığıysa hayatım. Gün batımı eşliğinde yaprak dökümü görememiştim sonbaharda, gökyüzünün güzel kızıllığı kalbime nüfuz etmiyordu yıllardır. Mevsim değişikliklerini grip olmamla fark etmeme de acıyordum çoğu vakit. Pek rahatsızdı bu sandalye…  Ben sadece gelmiş ve oturmuştum. Mesleğim sevilirdi, çocuklar atanınca övülürdü tüm mahallede. Gelinlik çağına …

Sehere Kaçış Devamı »

Anneme Mektup

 Selâm anneciğim;  Allah’ın mağfireti ve rahmeti üzerine olsun!  Bu zâlim dünyada önce seni, sonra babamı kaybettim. İnsan yetmişine dahi gelse, annesi ve babası yaşıyorsa hep çocuk kalıyor. Hiç büyümüyor! Biliyor ki arkasını toplayacak, acılarını ve sevinçlerini paylaşacak, her koşulda kendisini kucaklayacak, sahip çıkacak anne baba var. Sırtını dayadığı birer dağdır onlar. Sığındığı sevgi limanı… Sizi …

Anneme Mektup Devamı »

Düşmek

 Metrodan yükselen mekanik sesle irkilerek uyandı. Kırımızı ışıklı ekranda yazan durak ismine baktı. Henüz ineceği durağa gelmemişti. Tıklım tıkış insan vücutlarına bakarak oturacak bir yer bulduğu için şanslı saydı kendini. Böylelikle yol boyu uyuyup günün yorgunluğunu bir nebze de olsa atabiliyordu. Metro her zamanki gibiydi. Düşünceli, umursamaz, neşeli, hüzünlü bir sürü suratla, kesif ter kokularının …

Düşmek Devamı »

Titreşimi Yüksek Bir Sözcük

  Mayıs yeşili bir pikaptan                                         fışkırır Temmuz sarısı içli bir ses   Duvarlarına astığın fotoğraflar                                                  öper Burun uçlarından dudaklarının                                     Ve, sonsuz bir şimdi başlar   Yönsüz bakan bir yüzün                                         geleceğinden Dökülür bellek deliklerine   Yinelenmeyen gecenin koynunda                                                       fısıldanır Titreşimi yüksek bir sözcük   BEYAZLI DÜŞLER’İZ  KADINLAR   Lacivertlilere gönül  …

Titreşimi Yüksek Bir Sözcük Devamı »

İnsanlık Tragedyası

 Ben Eugénie Grandet. Namıdiğer Mösyö Grandet’in kızı. Babamın kendine has gaddarlığını, kurnazlığını, benim ve annemin hayatına çizdiği keskin sınırı bilmeyen yok. En azından bizim burada, Saumur*’da babam huyu suyuyla büyük bir üne sahip. Bu ünden haberiniz olmayabilir, duymamış olabilirsiniz. Ama hiç üzülmeyin, öğrenmek için bir kaynağınız mevcut. Balzac isminde biri büyük bir ustalıkla babamı, benim …

İnsanlık Tragedyası Devamı »

Bitmeyen Şiir

Bitmeyen şiir, Bitmeyen şiirim, Nereden baksan Mukadderat. Mavi iyidir sana huzur verir; Bakış açısı diyelim mi ? Sana huzur veren bana huzur vermek zorunda mı? Benim bana huzur vermediğin gibi ! Çimenlere basmayalım lütfen, Ayağıma batan dikenler, Canımı yakıyor Ben şiire doğru yürürken ve dikenli yollarda; Hayatımın özetini izlerken ! Hatalıysam lütfen arayın Ne kadar …

Bitmeyen Şiir Devamı »

Sanat, İmge ve Anlatılar

 XX. yüzyılın başlangıcından bu yana avangart akımlar ortaya çıkmakta ve plastik sanatlarda, eleştiri ve edebiyat alanlarında devrimler birbiri ardına yaşanmaya devam etmektedir. Eğer sanatın işlevi gerçekliği imgeye dönüştürmekse, sanatın gerçeklikle kurduğu spekülatif ilişki üzerine düşünülebilir ve bu şekilde kurulan ilişkinin sınırları sorgulanabilir. Peki o halde sanat nedir ve sanatın “yansıttığını” iddia ettiği gerçek nedir?  Sanatın …

Sanat, İmge ve Anlatılar Devamı »

yitik kapı

topraktan eski günah kamburunda kırık vebal kırk yamacı dağlanırken duydu bir notasına sığdığımı duvarları susmuşken ilmek attım sesine bildiğim tek lisandı kapılar kapılarla yıkılmalı yıllar büyüten yasıyla köküme sızamayan bu küskün dal durdu dedim durursan tüter esrarım boynunda asılır yüzüm ağlamadan yıkanır bir sırrı yittik sonra yıkamadım kapıları  

Sayıklamak Yasak

Altın zemin üzerine çizmişler beni Orta çağ resmiyim mekânız ağırlıksız Yaralarıma basılacak tuz yok! Son göz suyu kirpiklerimde ödünç Kırık dallarımda uçmayı beceremeyen kuşlar barınıyor Yorgun dimağlarda heyula Kutsanmış kanatlılar az önce azl edilmiş Semalar ketum dudaklı mavi dev Kısrak yeleli ağıtlar, toy bebelere ninni Zırhlılar, atlılar ve kıvılcımlar Nalların erittiği yollar Ahali meydanda tek …

Sayıklamak Yasak Devamı »