Binnaz Deniz Yıldız

Bardaktaki Tanrı/m

Yarı uyanık uykumun ortasında kara delik, mahzenimde gezegenler dönüyor. Kirli bir yanılgı kolumda dövme, yeşil bir at gözümde koşuyor Kanatıyorum göz kapaklarımı, hayalet bir Eskimo durmaksızın sayıyor domino taşlarını Halkalar soyut cisim, karanlık yangında bulduğum keşiş, saçlarımda bir kent kurdu Legolardan. Saat rıhtımında bekliyor okyanus adamı Tanrı/m porselendi, dışımdaki kabuk yarası Monolog astım aynama, Tanrı/m …

Bardaktaki Tanrı/m Devamı »

ÖLÜME YÜRÜYORDU KOLLARINIZ!

Ölüme yürüyordu kollarınız!   Geceleri barbar bir kavmi düşlüyordunuz Elmacık uzvunuz şarap akıyordu   Bu yüzden en çok gördüğünüzdü  Ve gömdüğünüzdü tanrının kızları Şehvetli bir öpücük, kandan taksim              Etten kasvet giydi dünya… Al kanatlı çukurda ruhunuzdu bulduğum    Yürek yediniz bir çocuğunkini en çok              Dekadan masasında! Şimdi ne zaman yağmur yağsa   Hicretten …

ÖLÜME YÜRÜYORDU KOLLARINIZ! Devamı »

Karanlık Bir Suret Seç Kendine

 Benmerkezcidir tanrı. Işığın terazisi kendi seçimleri…  Şimşek gülüşü kalbimde azaptan bir gül (Hınçla dikiyor derimi)  Göğsünde buzdan sıvı, kolundaki çağın gözünde altın bir haç durmadan zamanı deşiyor, alnımdan damlayan itaatkâr dil suskun!  Son katedral, şehrin Herodot Kalesi’nde, yaban çiçeklerinde ağlıyor şehvet, bir insan yarattı ayakları taşla ezilmiş balerin/im, çatallı sanrım-her şey tozdan idea  Soysuz göğün …

Karanlık Bir Suret Seç Kendine Devamı »

SFENKS’İN ALGORİTMASI

Tekinsiz gövdem dolambaç, leş çiçeği, tutkularım ölüyor! Koşuyorum deli bir yangına, bir dilenci zihnimi emiyor. Çalıyor sesimi (Kutsanmış yazgım suskun!) Aynalarda o ve ben, bizden arta kalan… Boğuyorum Tanrımı! Boğazında sımsıkı yağlı urgan, iğrenç bir koridorun ucunda çürük sandalye, tifüs, bakteri… Şakağımda dev büyüteç ve matruşka… Dilim/iz/de ağıt ağır… Dünyayı tutan yaşlı adam… Şapkasında siyah …

SFENKS’İN ALGORİTMASI Devamı »

Bıçağın Ucunda Alevden Nar

Meteor sabahın gözyaşlarında unuttu Tanrı harflerini, Koridorda ışık ve karanlık, Ye’cüc ‘ün şemsiyesi, hiçbir yağmurun kentlere inmediği Vivaldi Sokağı göğsümde sur diye taşıdığım,  “Ene’l-Hakk” ateş büyüsü ağzımın kanlı denizinde, eşkıyalar indi yeryüzüne, baştan yazıldı kitaplarım Benim mermerden kıtam dinozorlar çağı,  yırtıcı kuşların sadist dansı(Çocuktum ve bir filmde görmüştüm, kırmızı beşik doğanların mezar taşıydı) Kollarımda serum,  …

Bıçağın Ucunda Alevden Nar Devamı »

Foucault Sarkacı

Parlak ışığın ucundaki KuAnTuM-somon nöron-“Belleğin Azmi” ve çürük saat Koynumdaki ODEA –görünmez bir merdivenle Buda’nın yıldızlı eli Deliren ışıkta benim ülkem-yüzümün “ötenazi” ayini- Ortadoğu gerçekliğinde savrulan bir ruhum – karanlık yemin Dikiyorum kendimi çarpılmış kanıtlara ve her kanıt dönüp buluyor kendini bir morg odasında Çünkü Ölüm Karlı Bir Sabahın Kız Kardeşi Benim aradığım/ onların aradığı …

Foucault Sarkacı Devamı »

Bir Ölümün Çağrısı

Derin harflerin kıyılarına fırlatın beni!-Ephesus gibi tıpkı-yaşam alanı Çözün zincirlerimi-altın armalarımdan arındırın Bir kadının yumuşak bedeniyim-tiryaki dudakları-binlerce kurşun sesi-ceza sömürgesi-Sokaklarda Barikat! Ayaklarımda bir şehrin günahı var-yıkadıkça çıkmayan-aynalara gömülen-yutun beni girdaplar-yutun beni! Merdivenlerde kan lekesi tapınağımın-kartal ağzından sesler çağırdım-kutsal kitaplardan anons ettim kendimi Deli bir düşün ortasındayım-ipliklerle dolu saçlarım-dolanıyor derime şeytan fısıltıları Kütle-yer çekimi-atan kalp-kadim bilgi: …

Bir Ölümün Çağrısı Devamı »

Benim Adım: Melek

Benim adım: Melek Karanlığın bedeninden geldim Annem, o itaatkâr ve sonsuz kadın Toprakta doğurdu beni, korkuyla emzirildim Güneş, saçlarımın düğümlerini çözdü; ağzım ayrık-uyku kokan duvarlar Bronz bir ayna ve bir iskemle: Tüm hayat! Dağa kaçan ürkek hayvan, yaralı üveyik Gözleri idam mahkûmu esir- son lokmasını çocuğuna ayıran Veyahut kafası hep silahla yoğrulan o insan kadar …

Benim Adım: Melek Devamı »