Kısa Öykü

Men Dakka Dukka

 Kopyala yapıştır bir gün daha. Her sabah, uyanmama sebep olan alarmın çalmasıyla başlayan bir diğerinin aynısı gün. Aylardır, gözkapaklarım aralandığı andan başlayıp da kapatana dek süren aynı fasit daire. Dayatılan mecburiyetler. Tercihim olmasa da.  Başucunda duran ilacı aç karnına iç, elini yüzünü yıka, Perizat’ın altını temizle, kahvaltısını hazırla, portakal suyunu unutma. Taze sıkılmış olması mühim. …

Men Dakka Dukka Devamı »

Çocukluk

 Gözlerini açtı. Yüzünü kaç dakikadır güneşe dönmüş oturduğunun farkında değildi. Kemiklerine kadar ısınmış, vücudu gevşemişti. Anlık bir huzurun içerisinde bulmuştu kendini. Birden karşı bankta oturan küçük kız çocuğuna takıldı gözleri. Yanında oturan kadına bir şeyler anlatıyordu. Belli ki annesiydi. Biraz ürkek, biraz çekingen kız, özgüvenli durmaya gayret ediyordu. Kızın annesi başörtüsünü düzeltip kaygıyla etrafa bakınmaya …

Çocukluk Devamı »

Sis

 Ateş izmarite dayanmadan yarım kalan sigarasını logar kapağının deliklerinden birine savurdu. Üşüyen ellerini koyu mavi kot pantolonunun ceplerine soktu. Parmak uçları uyuşuyordu ya da karıncalanıyor. Ne fark ederdi?  Heyecanlanmak ona hep tatsız gelirdi. Herkes kalbinin sesini dinleyedursun , o parmak uçlarını dinlerdi.  Aşk kapıdaydı.  Gecenin sisi çöp kamyonunun ışıklarıyla dağıldı.  Vaktinden yirmi dakika önce geldiği …

Sis Devamı »

Keten Gömlek

 Bu sene Haziran yağmurlu geçti, yaz geç geldi. Gri havadan bıkan annem ilk güneşte kendini dışarı attı. “Güzel, keten bir erkek gömleği gördüm. Kalıbı uymaz- muymaz, sen yokken almayayım dedim. Bi’ çıktığında bak, sana yakışır.” dedi.  “Tamam.” dedim. Aklımdaydı ama yolum o tarafa düşmeyince de hususi gitmedim. Aradan üç gün geçtiyse dördüncü gün annemin elinde …

Keten Gömlek Devamı »

Rüya

 Kulağındaki uğultularla sersemlemiş şekilde doğrulmaya çalıştı. Gözlerini açtığında ortalık toz bulutuyla kaplaydı. Yerden kalkıp etrafa bakındığında gördükleri karşısında dehşete kapıldı. Ameliyathane yerle bir olmuş, hastanenin büyük bir bölümü yıkılmıştı. Yerlerde yatan insan bedenleri, etrafa sinmiş kan kokusu, acıdan inleyen insanlar… Gözleri kararmaya başladı. Yürümeye çalışırken yalpaladı. Elleri yıkılan duvarlar arasından tutunacak hiçbir yer bulamadı. Vücudunda …

Rüya Devamı »

Çinko

 Dilimde aft çıktı. Sinirden sakız çiğnerken yanağımı da ısırdım, oradan da bir tane daha .Komşuyla anlaşamıyorduk; tatildeyken aradı, hepten papaz olduk. Tatilin kalan günleri, yol vs. her şey zehir oldu.  Aft için doktora gidecek halimiz yok ya, hele tatildeyken! Karbonatla gargara yaptım, geçmedi. Tuzlu suyla yaptım, geçmedi. DirekT tuz bastım, olmadı. Disiplinliyim ya, hepsini denedim. …

Çinko Devamı »

Bir Bardak Acı Çay

 Keyifle bir çay demlersin, ağır ağır ve sevgiyle demlenir kısık ateşin üzerinde, sakince bekler içilmeyi çayı seven insanlar tarafından. Çayın özelliği nedir bilir misin? Titiz bir şekilde, çay ve su bir araya gelip demlendikten sonra mutlu ve taze halinin içilmesidir. Beklediği ilgi budur çayın. Bardaklara döküldüğü andan itibaren tüm dikkatini ve ilgini ona vermelisin…  Eğer …

Bir Bardak Acı Çay Devamı »

Aşk Bir Kar Tanesinde Saklı

 Bir kış gecesi sokak lambası altında dans ederek inen karları seyretmek gibiydi seni sevmek.  Öyle sessiz ve öyle masum. Sen bir kar tanesi gibiydin sakince etrafta dans eden, ama o sessiz kar tanesinin amansız bir rüzgârın peşinden gideceğini tahmin etmemiştim.  O sinsi rüzgâr sokağıma gelmeden önce dizimde battaniyem, yılların yıprattığı kitabımın sayfalarının arasında sıcak bir …

Aşk Bir Kar Tanesinde Saklı Devamı »

Dönüş Yolu

 O gün orada ne aradığımı bilmiyordum, zaten genelde aradığım şeyleri bilmem. Belki söylerken utanmalıyım bunu, ama yeterince yandıktan sonra utanma duygunuz da yanıyor. Taze dallı heveslerden de tüm onurlu duygulardan da geriye dumanı kalıyor. Sizi sarmaya görsün, bildiklerinizi de unutturan küstah bir duman. Yanmazdan önce altın bir bilezik gibi seve seve takındığınız, sonra ateşten halka …

Dönüş Yolu Devamı »

Koku

 Gri bulutların göğü kapladığı kasvetli bir sabahtı. Bölük pörçük uykusunun vücudunda bıraktığı ağrılardan ayağa kalkmaya zorlanıyordu. Gözlerini ovuşturdu. Güçlükle ayağa kalktı. Balkonun kapısını açıp, yüzüne vuran soğuk rüzgârla ürperdi. Üşümüştü. Balkona çıkmadan salona döndü. Kanepenin üzerindeki kırmızı hırkayı alıp giydi. Balkona çıkıp derin bir nefes çekti içine. Gözlerini kapadı. Kuşların sesiyle, rüzgârda salınan ağaçların yaprak …

Koku Devamı »