Öykü

Kızıl Elma

 Sabah uyanmak bile çile gibi gelir mi insana? On beş dakika bu tarafa yatayım bir on beş dakikada diğer tarafa… Bakın böyle böle uyuyarak harcayabilirim bütün hayatımı. İşin tuhafı ne kadar uyursam o kadar yorgunum. Bitmek tükenmek bilmeyen bir uyuşukluk hâlindeyim sanki. Yıllar önce, toplayıp kalemi kâğıdı, düşmüştüm İstanbul yollarına. Onca roman, şarkı ve şiirlerle …

Kızıl Elma Devamı »

Karganın Karası

  “Kim var orada, hoşşşşttt hoooşştttt, heeeeyyy kimsin, pıışttttt!”   Gördüğü in miydi cin miydi; insan mıydı hayvan mıydı bilmeden ardı ardına bağırdı Musa. Elindeki fenerin ışığı anca on on beş adım ilerisini aydınlatıyordu. Gerisi karşı yolun cılız ışığında belli belirsiz, ama daha çok karanlık kalıyordu. Ne gördüğünden emin değildi, üstelemeye de cesareti yoktu; “Aman yine …

Karganın Karası Devamı »

Yan Yana

  Okullar tatile girince üç ay boyunca perşembeleri hariç her gün, -perşembe günleri pazara giderler- çocuklarıyla adanın arkasında Viran Bağlar ’da denize giderler. Hem okulsuzluktan kuduran çocukların azgınlığı hafifliyor, hem de kadınlar genişçe bir kayanın üstüne yan yana dizilip Hatice’nin kocasının birisiyle dost hayatı yaşadığını, üstelik dostuna da adada ev tuttuğunu, günahı Hüseyin’in boynuna, deyip …

Yan Yana Devamı »

Delikanlı

 Beyaz parmaklıkların ardında, kahverengi bir camın yarısını tamamladığı kütüphane kapısının önündeyim. Derin bir nefes alıyorum. 2001 yılından, on beş yaşımdan koparılmış bir soluk. Elimde Dostoyevski’nin Delikanlı kitabıyla başlayıp ellerimde top gibi çevirdiğim, sanki içindeki kelimeler sayfalardan çıkıp ben yürüdükçe önümde birer eşlikçiye dönüşmüş, hatta evin yolunu unutmuş gibi yaparak harflerle oyun oynadığım eve dönüş yolculuğum, …

Delikanlı Devamı »

Acı Eşiği

 Evim, temiz ve düzenliyken, her şey yerli yerindeyken huzur buluyordum. Anne elinin değmiş olduğu belli olmalıydı her köşede. Buram buram temizlik kokusuna, mutfakta pişen yemeklerin aroması karışmalıydı. Sokak kapısından giren gözlerini yumup havayı koklamalıydı içine çeke çeke. Bitap düşmüş tükenmiş bedenimde, yüzlere yayılan sevgi ve huzur tüm yorgunluğumu alıp götürmeliydi. Beni mutlu eden buydu. Burası …

Acı Eşiği Devamı »

At Davası

 “Mutlu bir zamanın, tüm bir ömre aksi mümkünmüş gibi görünürse gözüne, aldanmak bir sonraki maceran olur.  Hayal meyal hatırladığım bir hikâyeyi bire bin katmadan anlatayım. Mümkünse! Öyle bir hikâye ki bu, hükümet etkilenmiş, hikâye ki insanlar kendisine çeki düzen vermiş, hayvan haşerat tüm beşerat yeniden şekillenmiş. Toplanın yamacıma, pür dikkat kesilin sözlerime, eksik gedik bırakmadan, …

At Davası Devamı »

Troyka’nın Bedeni

   Nugay aklını yitirdi. Yiten akıllar nereye gider bilmiyorum.  Zihnim hiç susmuyor diyordu, sonra zihnindeki sesler kavga etmeye başlamış, kafasını duvarlara vura vura susturmaya çalıştığı günden beri burada, akıl hastanesinde.  Buradaki evrenin başka kuralları var. Saatler olmadık zamanda çalıyor, bir insanla bakışma süresi flörtleşmeyi kat kat aşıyor, haritadan kırmızı çizgiler siliniyor ve hep beklenen ama hiç …

Troyka’nın Bedeni Devamı »

Deli Osman

 Bu yılın da bitmesine az kaldı. Nihayet üç ay sonra, bu gıcırtılı tahtalardan kurtuluyoruz. Bu yağmurlarda, geçici onarımla çatıdan damlayan suları engellemeye çalışmamız artık nafile.  Ahşap merdivenlerin trabzanları da yaşım kemâle erdi, zor duruyorum ayakta gıcırdamalarıyla sallanmaya başladı. Alt katta ortaya yakın yerdeki odun sobası, soğuk havalarda çıtır çıtır  yanarak ortamı ısıtmakta. Dipte köşedeki nostaljik …

Deli Osman Devamı »

Yabancı Sahil

 Otobüs abartılı bir tıslamayla durdu ve yolcularını indirdi. Tüm yolcular aheste indi otobüsten, biri hariç. İlk defa geliyordu buraya. Herkes çantalarını bir hengameyle alırken o kafasını eğerek denizi görmeye çalışıyordu. Çantasını yanına almıştı, hemen inerim umuduyla. Güç bela indi arabadan. Terminal demeye bin şahit isteyen bu yere bile görür görmez vuruldu. Yalın bir koy bu …

Yabancı Sahil Devamı »

Süreyya Hanım’ın Merdivenleri

 “Tanju Bey, geliyorum biraz bekle!” diye seslendi Süreyya Hanım, yaşlı, titrek ama zarif elleriyle taşıdığı kadehlerle inerken merdivenlerden, kendisine şaşkınlıkla bakan gözleri görmeden… Gülüverdi oğlu, “Anne yine mi babamı çağırıyorsun? 18 yıl oldu, 18! Her şeyi unutuyorsun da Tanju’yu bir unutamadın yahu!” dedi biraz hiddetle.   Yemek yiyip yemediğini bile unutmaya başlamıştı annesi. Bazen oğlunu …

Süreyya Hanım’ın Merdivenleri Devamı »