Ay: Mayıs 2023

Değil Sadece

Yağmurun buğusu rüzgârın sonatı ve kamerli gün batımlarının aşkı nasıl yücelttiği değil sadece eşsiz bir manzaranın nefesi gibi şiirlerle yangılanan sevdalar da yok Güneşin soluğu gökyüzünün bilgeliği ve yılkı atlarının yelelerinden şarkılanan özgürlük değil sadece bakire bir gül gibi yüreklerde tomurcuklanan düşler de yok Var olmanın esrikliğiyle söylenen yalanlar çöl çiçeklerinin sessizliğe gömdüğü sırlar var, …

Değil Sadece Devamı »

Ahuy*

 Bahçenin köşesine konuşlanmış manav kamyoneti dışarı her baktığımda gözüme çarpıyor. Park etmiş arabaları da görmek istemiyorum. Hele manav kamyoneti tam bir görüntü kirliliği benim için. Nedense ona aldırış etmiyorum, beterin beteri var. Ondan önceki köşe esnafı kokoreççi idi.  Kamyonetin arkasındaki terk edilmiş arabanın bir camı kırık, kediler oradan girip çıkıyor, kendilerine ev edinmişler arabayı. Manav …

Ahuy* Devamı »

Günle Gelen

Tene dokunan elin hasreti umut veren vuslat, Su kokusunun sesi burna takılı, Kalp içi yaralı dışında ölüm dantel dokur, Yine kış gelecek ilkbahardan sonra yaza inat, Sıra yok düzen yok her şey yerli yerinde karışık. Ne iç sızlamaları duydum rengi deniz grisi, İçimden geçeni anlatmak nasip yine uçan kuşa, Giderim peşi sıra kargalar ümit çırpar, …

Günle Gelen Devamı »

Başka Bir Düşü Anlat

En çok böyle zamanlarda özlüyorum Yaprağını seven ağaçları, Suyun rengini Kırlangıç sürülerini. Kentlerin sefil yazgısı sinmişken üzerime Bana oralardan bir anı gönder. Bir avuç toprak kokusu, Çürümüş bir yaprak Uzakların başka hayatlarını Çiçek kokusu taşıyan bir düş anlat mesela. Başka olsun her şey Üşümüş kış gölgesi kalksın üzerimden Bıraksın elimi bu yapışkan günler. Hep aynı …

Başka Bir Düşü Anlat Devamı »

Yaprak

Son yaprak da koptu. Süzülerek belli belirsiz gölgesiyle yere kondu. Caddenin yanı başındaki küçük parktayım. Gri ve bulutlu gökyüzü basık bir tavan olmuş, tüm ağırlığıyla ruhuma çökmüş. Yapraksız ağaçların dalları örümcek ağı gibi. Artık çırpınmayı bırakmış, ağla-ra takılı kalmayı benimsemiş, umutsuzluğu kabullenmiş haldeyim. Kafalarını ileri geri oynatarak yürüyen ürkek güvercinler bile ben-den daha çok seviyorlar …

Yaprak Devamı »

Ne Kadar Yolumuz Kaldı?

 Brrr. Hava tahminimden soğukmuş. Anne, şalını iyice sar boynuna. Anneeee? Sana diyorum. Kulaklığını takmadın mı sen yine? Afacan çocuk gibisin bazen. Neyse beş dakikalık yol. Gel oturtayım seni şöyle arkaya. Kemerini tak yine de ne olur ne olmaz. Ay boşa konuşuyorum, duymuyor ki.  Nerden aklına geldi de tutturdu şeftalili kek diye? Kış günü. Şeftali reçeli …

Ne Kadar Yolumuz Kaldı? Devamı »

Ateş Tapınakları

kendini tekrarlayan sohbetlerin gölgesinde sessizlik kulelerinin bekçisiyim, akbabalar misali dirileri gömmüşüm de ölülerle ebediyim çalsın sazlar oynasın aklımın çıkmaz sokakları yerinden bir şeyleri yitirmenin tam sırası şimdi inancımın mabedinde kahkaha duvarları ve ben asık yüzlü bir günahkârım gatalarda hâlâ iyiliğin öğütleri kötümser yazıtlara çağrı duyarken birileri ne zaman ki gözlerini düşünsem düşümde ateş tapınakları ve …

Ateş Tapınakları Devamı »

Renkli Sabun

 Bezgin açtım gözlerimi. İçimdeki isteksizliğin tarifi yok. Duvardaki tabloya bakarak birazdan yapmak zorunda olduğum eylemler için evrensel, insani değerleri içeren kabul edilesi bütün gerekçeleri sıraladım. Kendimi ikna edemeyecek durumdaydım ki ilahi kudretten güç almak için nefsine zor gelende bir hayır vardır hadisini tekrarladım.  Yattığımız yatağın çarşafları çoktan değiştirilmeli idi. Yavru ağzı çarşaf ile yastık kılıflarının …

Renkli Sabun Devamı »

Umudun Varsa

 Mutfağa döndüğünde az önce demlediği çayın buharıyla bütün camların buğulandığını gördü. Karşı koyamadığı yazma isteğiyle pencerenin önünde durdu. Tıpkı çocukluğundaki gibi parmağıyla cama “Umudun varsa dünya cennettir…” yazdı. Sonuna da üç nokta koydu.  Ocakta fokur fokur kaynayan çaydanlıktan fincanını doldurdu. Avuçlarının içinde çayın sıcaklığını hissettikçe mutluluğu arttı. Minderinde uyuyan leylak renkli, sarı gözlü miniğinin pembe …

Umudun Varsa Devamı »

Hıdırellez

Hoşgün teyzeme…   Hani o çocuklukta, hatırlar mısın? Itırlı çiçeklerini usul usul Duyururdu burnumuza bahârın, Rahatı kaçarken karın kışın… Ellerimizde kadifeden keseler, Lâl rengi, çamaşır iplerine asardık. Lâleler kımıldar, uçardı kelebekler. Ellerinde bin bereketle gelen bahara, Ziyâdesiyle sadra inşirâh, koşardık.   Hadra elyesa hadra elyesa hadra…