Cansu Kemiksiz

Lento Söyleşileri: Şenay Ocak

   Şenay Ocak olarak kendinizi nasıl tanımlarsınız?  Günlük hayatımda doğa, hayvanlar, çocuklar ile ilgilenen ve düzenli yaşamayı kendine alışkanlık edinmiş biriyim. Yaşım daha gençken hayatı dolu dolu yaşamış ve onu şimdiki zamanda sindirerek; keyfini çalışarak, üreterek bu yaşlarıma yansıtmaya çalışan biriyim. İnsanlar çoğu zaman disiplinim, sakin yaşamım ve cana yakınlığım karşısında şaşırırlar. Olduğum kişiden mutlu …

Lento Söyleşileri: Şenay Ocak Devamı »

Milan Kundera’nın İzinde Bir Yaşam Ustalığı: Yavaşlık

 Milan Kundera’nın 1995’te yayımlanan ünlü romanı Yavaşlık‘ı okurken bir yandan romanın içindeki çerçeve hikâyelerin peşine takılıyor, bir yandan da kurmacanın (fiction) dışına çıkıp bir anlatı metniyle karşı karşıya kalıp sarmalanıyorsunuz. Kundera’ya ait özgün düşünce ve kavramlar, yüzyıllar öncesinin aşk hikâyeleri üzerinden, bazen de bugünün politik meselelerinden, sorunlarından okunmayı bekliyor. Kundera’nın imgeleminin altında daima felsefî kavramlar …

Milan Kundera’nın İzinde Bir Yaşam Ustalığı: Yavaşlık Devamı »

Lento Söyleşileri: Işıl Yücesoy

   Sizi tiyatroculuğa yönlendiren süreçte halanız Muazzez Kurtoğlu’na hepimiz çok şey borçluyuz. Doğru yönlendirilmiş bir yeteneği ziyan olmaktan kurtarmış diyebiliriz. Sanatçı bir aileye doğmuş, onlarla büyümüş olmak sizi nasıl etkiledi?  Gençken, daha neyi ne zaman yapmayı bilemediğin zamanlar sana göre her şey toz bulutken  yanında seni anlayan, yardımcı olan ve yol gösteren birilerinin olması insanın …

Lento Söyleşileri: Işıl Yücesoy Devamı »

Dönüş Yolu

 O gün orada ne aradığımı bilmiyordum, zaten genelde aradığım şeyleri bilmem. Belki söylerken utanmalıyım bunu, ama yeterince yandıktan sonra utanma duygunuz da yanıyor. Taze dallı heveslerden de tüm onurlu duygulardan da geriye dumanı kalıyor. Sizi sarmaya görsün, bildiklerinizi de unutturan küstah bir duman. Yanmazdan önce altın bir bilezik gibi seve seve takındığınız, sonra ateşten halka …

Dönüş Yolu Devamı »

Türlerarası Tutkular: Edebiyat ve Sinema Bağlamında “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku” İncelemesi

 Sinema ve Edebiyat İlişkisi Üzerine  Sinema, edebiyat ve diğer sanat dalları gibi bir göstergeler sistemidir. Sinemanın kendine has göstergeleri, göstergeleri kullanma ve yorumlama teknikleri, göstergeleri gösterme şekilleri vardır. “Filme özgü güzelliğin dışa vurumu, özellikle yan anlam üretimi açısından ele alındığında, geniş bir alanı kapsadığı görülmektedir. Çünkü bu basit tanımlama düzeyinde bile filme özgü güzelliğin gösterilmesi, …

Türlerarası Tutkular: Edebiyat ve Sinema Bağlamında “Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku” İncelemesi Devamı »

yitik kapı

topraktan eski günah kamburunda kırık vebal kırk yamacı dağlanırken duydu bir notasına sığdığımı duvarları susmuşken ilmek attım sesine bildiğim tek lisandı kapılar kapılarla yıkılmalı yıllar büyüten yasıyla köküme sızamayan bu küskün dal durdu dedim durursan tüter esrarım boynunda asılır yüzüm ağlamadan yıkanır bir sırrı yittik sonra yıkamadım kapıları  

Lento Şöyleşileri: Zerrin Saral

 İlk kitabı yayımlamak konusunda heyecanınızı ve tecrübelerinizi paylaşır mısınız? Öykü seçimlerinizi nasıl yaptınız, Küçük Kırık Çizgiler kaç yıllık bir çalışmanın sonucunda ortaya çıktı?  İlk kitabın, ekonomik anlamda ülkenin geçtiği sıkıntılı zamanlara denk gelmesi, zorlu bir süreci de beraberinde getirdi. Bu düşünceyi öykü dosyam bitene kadar erteledim. Sadece öykülere yoğunlaştım. Bitti, dedikten sonra etik olarak; dosyanızı …

Lento Şöyleşileri: Zerrin Saral Devamı »

Lento Söyleşileri: Yeliz Akıncılar

 Yeliz Akıncılar’ın ilk öykü kitabı Her Şeyden Biraz Her Şeyden Başka; ancak öykülerin ilk kitabını yayımlamış bir yazardan ziyade dili oturmuş, tecrübeli bir yazarın elinden çıkmış olduğunu düşünüyorsunuz.  Zengin öykü dilinin yanı sıra öykülerin her biri evren kurma noktasında da çok başarılı. Özellikle “Hangi Ara” öyküsünü, kadın duyarlılığını kısa, yalın ama çok çarpıcı bir biçimde …

Lento Söyleşileri: Yeliz Akıncılar Devamı »

kusur

içimdeki kısrağın dizgini boş ben boyumca yürüyeceğim kusurum bilmiyorum rahvanımın kudretini bittiğim yeri arıyorum birileri sonra dur diyor beni, yut diyor bana, tat diyor etimi aldanırsam fena düşeceğim durduğum kadar koşmazsam geçilecek zihnimin haramileri düşersem kırılırsam vuracaklar kusurumdan içimdeki kısrağa yetişemiyorum