Hikayeler

Hâl

Sadece tek bir ülke var; yeryüzü. Sadece tek bir ulus var; insanlık. Sadece tek bir kader var; sevgi. Dr. F. M. Wibaut Yarın ne yapacağını bilmemek kadar kötü bir şey yok. Umarsızlar anlamazlar bu hâli. Onlar için gün doğmadan doğacak fırsatlar kapılarında bekliyordur, başlarına kötülük gelmesi ihtimaline de kördürler. Seçeneksizsen, gelecek züldür. Öyle bir andı. …

Hâl Devamı »

İzmarit

 Çocukluğuma dair hatırladıklarım, zihnimi ne kadar zorlarsam zorlayayım beş yaşından öteye gidemiyor ne yazık ki. En eski olanlar dâhil, kendimi önemli biri gibi hissettiğim, sevildiğime inandığım en ufak bir anım bile yok. Belki de dünyanın adil bir yer olduğuna inanıp, hayata sıkıca bağlanmama neden olacak “şey” bir türlü hatırlayamadığım bu ilk beş yıldadır. Eğer öyleyse …

İzmarit Devamı »

Kuyu

 Elinden hürriyeti alınmış bir aylık kelebeğim. Tamamlanmamış hayatım, kesik kesik ilerliyor. Çer çöpe bulanmış ve balçıklı. Doğruları görmeme engel olan alkol, sığınağım olmuş. Hataları yüzünden hayatı mahvolmuş bir bedbahtım.  Asansör, silah, kasa, para, bir türlü bir olamamış toplumdaki anlamsız şeyler. Bu sistem içinde bocalamış ben, hayatı hiçbir zaman sorgulamayan sen. Bir de yıkık dökük yaşamların …

Kuyu Devamı »

Bostanlı

Hangi ara sokağa çıkarsanız çıkın, sizi vapurun sesi eşliğindeki denizin kokusu sarmalar. Kentin gider boruları denize aktığı içindir ki, pek hoş bir koku sayılmaz. Ara sokağı geçip de ilerleyince, vapur iskelesine yanaşırsınız. Vapur iskelesinde bir seyyar köfteci var, Bostanlı insanını bildim bileli, bu köfteciye hayli meftundur. Deniz kenarındaki bir taburede yarım ekmek arası köfte yemeyeni …

Bostanlı Devamı »

O Kadar Kolay mı?

“Dik dur biraz. Güven kendine. Siktir et Orhan’ı. İstifayı da bas. İyi gelmiyor sana orası.” “Kolay mı Zeynep? Ha deyince oluyor mu hemen?” “Sen istedikten sonra neden olmasın?”  Yakasındaki kırmızı leke. Cebindeki tek küpe. “Aman Sevda, ne saçmalıyorsun? Tam seyahate giderken zamanı mı?” Değil tabii. Bana ayıracak vaktin yok. “Olmuyor kabul et. Bu kaçıncı. Her …

O Kadar Kolay mı? Devamı »

Aşklar Buz Tutunca

“Porselen takımları çıkar,” dedi Müberra Hanım. Derin bir iç çekerek yaslandı arkasına. Kitabının arasına gümüş ayracı yerleştirdi itinayla, taşlarla süslenmiş kelebek gözlüklerini sehpanın üzerine bıraktı. Yaşlılık lekeleriyle donanmış titreyen elleriyle kırmızı ojeleri şirin bir tezat oluşturuyordu. Topuz yaptığı gri ışıltılı beyaz saçlarına fildişi bir toka takmıştı. Bahar büfeden gümüş tepsiyi, tabaklarıyla birlikte iki fincanı çıkardı, …

Aşklar Buz Tutunca Devamı »

Usta

 Cemal dükkâna girince burnuna çöpteki artıkların kokusu geldi. Midesi bulandı. Bir de etrafı sineklerin sardığını görünce başını iki yana salladı. Pencereye yöneldi. “Ustam gibi olmayacağım, diye diye dükkânı getirdiğin hale bak. Ustalık senin neyine Cemal?”  Sabah atarım, diye kapının önüne bıraktığı külleri gören ustasının, yüzüne su döküp uyandırdığındaki ürpertiyi hissetti içinde. “Bunlar ne böyle Cemo?” …

Usta Devamı »

Karşılaştılar

 O günü hatırlamaya çalışayım; yazın sıcak mı sıcak günleriydi. Nemli bir İstanbul öğlen saati, aylardan temmuz idi. Güneş tepedeydi, derin bir boğuntu vardı soluduğum havada, biraz deniz esintisiyle serinlemek için vapurun arkasına geçtim. Süleymaniye Camiini gölgede bırakan o ucube bina henüz yoktu, Park Otel’in başını çektiği bilindik İstanbul katliamı daha yeni yeni başlıyordu.  Keşmekeş dolu …

Karşılaştılar Devamı »

Mayhoştu Anneanne Koynu

 “Sen annen gibi olma e mi kuzum? ‘Aşk aşk’ diye beş para etmez bir adama tutulup kalma sakın. Akıllı kızsın sen. Okuyacaksın. Yüksek yüksek okulları bitireceksin. Önce ekmeğini al eline. Sonra bakarsın, ‘Yanıma kim yaraşır’ diye. Kocanın insafına muhtaç olma. Unutma bu söylediklerimi. Hadi şimdi şu elbiseyi sekiz numaradaki Hale Hanım’a götür bakalım.”  Unutmadı Yaren. …

Mayhoştu Anneanne Koynu Devamı »

Misafir

 Otomat bir kez daha kapanıyor. Yöneticiye söylemeli, zaman aralıklarını uzatmak lazım. İki basamakta sönüyor. Kolumu kaldırıyorum. “Beyaza boyamayalım,” demiştim. İki kutu boyayla zor kapamıştık. Alttan alttan sırıtıyor işte. Bok sarısı. Eve geldiğinde beni görünce şaşırır mı? Sürpriz yapmayalı ne çok zaman geçti. Konuşmayalı. Önce cümlelerimizin arası uzadı. Bedenlerimizin, dudaklarımızın, ellerimizin sonra. Zile basmıyorum. Bond çantamdan …

Misafir Devamı »