Şiir

kaç günlük yaşamdı bizimki

Sonra boş ver diyorum Dünyayı kurtarmak sana mı düştü Boylam ve enlemin kesiştiği bir yerde Toz misali uçuşuyorken Başkaldırmak da neymiş Kal yerinde, kabuk bağla, yan Her doğruluş yeni bir kırılma şimdi … Çok öncedendi Sular daha bulanmamış Toprak çiğnenmemiş Gök yırtılmamıştı Şimdi Bulandı Çiğnendi Yırtıldı Her şey … Kaç günlük yaşamdı bizimki Üstüne plan …

kaç günlük yaşamdı bizimki Devamı »

Üzülemeyecek Kadar Vahşiydim

Üzülüyordu Ne de büyük lükslere sahipti alçak! Ve bana sorarsanız günde on iki saat Ya da en azından bir madenin en dibinde Vaziyeti yevmiyeli ve endişeli Çayına da bir paket kremalı bisküvi eşlik ederken Mesai saatinin bitmesini beklemeli Yine de üzülüyordu nabedbaht Bense Dali kıyafetlerimle olan biteni izliyordum Evet, evet Bir insanın iltifat ve tahribat …

Üzülemeyecek Kadar Vahşiydim Devamı »

İsyan Geceleri

Göz göze gelmeye cesaret edemeseydim, Paralel evreninde yürüyemez, savrulur sendelerdim. Can yakan rüzgârınla sen, esip geçerken Anbean nefessiz kalışlarımı izlerdin.   Söz söze değmeye gör, esaret zincirinde Közün hatası majör, ince buzun şehrinde Öz öze güçlenir valör, tenin renk çemberinde Çağlar müzikal nehirler, isyan gecelerinde.

Benim Adım: Melek

Benim adım: Melek Karanlığın bedeninden geldim Annem, o itaatkâr ve sonsuz kadın Toprakta doğurdu beni, korkuyla emzirildim Güneş, saçlarımın düğümlerini çözdü; ağzım ayrık-uyku kokan duvarlar Bronz bir ayna ve bir iskemle: Tüm hayat! Dağa kaçan ürkek hayvan, yaralı üveyik Gözleri idam mahkûmu esir- son lokmasını çocuğuna ayıran Veyahut kafası hep silahla yoğrulan o insan kadar …

Benim Adım: Melek Devamı »

forêt d’existence

icap etmiş ferhunde hayat işte burdayız mor ötesi zıtlaklar içindeki mağrur dostlarım buradayız unutuşlardan ölesiye alacaklı, biraz nane mollayız kardeşdoğmuşlar ile kalleşdoğmuşların hazin ve görkemli hikayesinde bizler sonsuz sayıda türlü türlü başrollerde   belli ki açık etmiş hayat kendini bizle bebeklerin çığlıkları heriflerin tükürdüğü sevgiler hatunlar allıklar içinde kainatın borsasında dalgalanan kurdur insan olası olan …

forêt d’existence Devamı »

Buz-ACI

Ölüm kapımızı çalınca; “Bekle,” dedim ona. Açma sakın şu kapıyı. Çalar çalar gider belki. Sen sen ol Burada kal. Yanımda. Yanı başımda. Bilirim; Soğuktur oralar Çıkma dışarı.   Gözlerin kaldı Arkada. Ama bir kez aralamıştın o kapıyı. Soğuktu. Çok soğuktu. Buz kesti Her yanımızı.   Üşüdün. Isıtamadım ilk kez. “Gitme” dedim, bi-çare beni yine dinlemedin …

Buz-ACI Devamı »

Pi

sanırım sıfırım. tonla hayat planım, tonla teorim ve tonla çöpüm var benim ve ben kuş gibi hafifim. neyi önemsemem gerektiği ile ilgili tarihi ahşap  hücrelerim yandı. iyi ki…? yorum yapmak, naz niyaz dinlemek, kalıba girmek ve bütün bunlara karşılık “anlıyorum, doktora mı gitsek acaba?, çok eve tıkıldın bir dolansak, iyi olacak olacak, enerji al ver, …

Pi Devamı »

Ah

Rasyonalite, normalite ve rutinler abidesi Kirli sarı bir adam büstü gibi Aşırılık yok, haşa!                                         Doğular doğuya Batılar batıya Bayan Doğru ve Bay Titrek için İçki de içmiyor ne biçim Çinli Bir Kalkan yatıyor oysa mutfakta  Uslu bir kedi gibi Rakım nerede benim diyor İki olsun buzu Miyav Al sana bir şiir daha Şiirden bol …

Ah Devamı »

Esmer Yıldız

Gözlerindeki parıltıların okunaklı sanrılarında, Yüreğimin fısıltıları, sığınaklı tutsaklığa dönüşür. Sözlerindeki sarsıntıların dokunaklı yalnızlığında, Ellerimdeki bilinçaltı, silahaltına dönüşür. Özlemlerimden yeşerip filizlenince baharın medarıiftiharı, Közlerimden evrilir sancılarımın sınırsız yüce dağları. Çözümlerle dile gelince hor isyanın zor soruları, Duygularımın arzuları, esmer yıldıza dönüşür.  

Neşe

Neşe üstün olsa da kederden, büyük değildir o; Barıştır büyük olan, güç büyüktür. Neşe içinde parıldamaz yıldızlar, ne de akbaba Açmaz o gri yelkenlerini havada Üzerinde dağların; neşe için değildir aşınmış dağların Duruşu, yıllar su gibi akıp Uzun yamaçlarını aşındırırken. “Ne bir dağım ben ne de kuş Ne de yıldız; arıyorum neşeyi.” Türünüzün zayıflığı bu …

Neşe Devamı »